İlkokul Velileriyle Sohbet

by

A- Bir sofranın kuruluş aşamasında biri tabakları, bir diğeri kaşık çatalları, bir diğerimiz suyu ekmeği koyarsa o sofra çok daha hızlı hazırlanır. Yemek için sofranın başına toplanan aile fertleri de yemek yerken bundan haz duyar. Birlikte kurduk, bu sofrada benim de katkım var, der. Ayrıca yemek bitiminde yine işbirliği yapılırsa sofra hızlıca toplanır. Buradan hareketle okullarınız sizin ailenizdir. Aile bireyleri olarak öğrencilerimizde sizler de sorumluluk almalısınız ki, bu işler kolay hallolsun. Ve en önemlisi herkes kendi sorumluluklarını iyi bilsin. Okul sizin aidiyetinizdir. Siz de okulun çok önemli bir parçası… Gelecek kuşakların sağlıklı bir zeminde yetişmesini sağlamak yönetici-öğretmen-öğrenci ve veli işbirliğine dayanır. Bu birliktelik kuvvetli ise elde edilecek üründe o kadar kaliteli olacaktır. Unutmayınız.

B- Veli olarak, okula başlayacak çocuklarınıza yaz aylarından itibaren okulun olumlu ve güzel yanlarını, öğretmenlerin ve okul arkadaşlıklarının önemini anlatmalısınız. Çocuk okula başlayacağı ilk gün mutlaka çekingen ve ürkek davranacaktır. Bunu en aza indirgemenin yolu da okula olan bağı, öncesinde güçlendirmektir. Ana sınıflarına ya da anaokullarına devam eden çocuklarımızda bu durum daha az olumsuzlukla atlatılabilir. Birinci gün çocuklarınızla okullarda, sınıflarda olmayı normal karşılıyoruz. Kaldı ki bakanlığımızın okula uyum haftası çalışmasını bizler çocuğu okula uydurma çalışması olarak algılamaktan vazgeçmeli, okulu çocuğa uydurmanın derdine düşmeliyiz. Bütün ekip ve paydaşlar (Okul yönetimi, öğretmen arkadaşlarımız ve veliler )ortaklaşa hareket etmeli ve okulu çocuğa uyarlamalıdırlar.

C- Bu maddede söyleyeceklerim aslında ana sınıflarında ve anaokullarında çocuklarımıza kazandırılıyor. Bu bağlamda öğrenciler öz bakım becerilerini (kişisel bakımlarını) tamamlamış olmalıdırlar. Tuvalet adabı, giriş ve çıkışlar, ellerin bolca yıkanması, dişlerin fırçalanması, ayakların yatmadan önce yıkanması, tırnakların kesilmesi, beslenmenin öğün aşımı yapılmadan zamanında yaptırılması gibi sayılıp çoğaltılabilecek öz bakım becerilerini en geç okulun ilk bir ayında tamamlayabilmelisiniz.

D- Veliler olarak anne ve baba tutumlarınız çocuğa yönelik ortak davranışlardan oluşmalıdır. Net bir duruşunuz olmalıdır.Bu okula gidilecek, dersler zamanında yapılacak, beslenmenize uygun yemekler yenilecek, zamanında yatılacak, okulun ve evin kurallarına uyulacak gibi… Biliyorum dedeler ve nineler de var bu süreçte… Ve maalesef zaman zaman anne babanın ortak tutumlarını dede ve nineler bozabiliyor. Her şeye rağmen anne ve baba tutumu net olmalıdır.Birinin dediği kuralı diğeri desteklemelidir.

E- Dedeler ve ninelere de söyleyeceklerim var. Torunlarınız sizi eğlendirsin diye dünyaya gelmiyorlar. Gelecekte sağlam, karakterli bireyler olmasını istiyorsanız, okul-aile ilişkilerinde tutum ve davranışlarınıza özen göstermek zorundasınız. Sevginizi eksik etmeyin elbette. Lakin torunlarınızın da toplum içinde bir birey olduğunu görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini unutmayınız ve ona göre davranınız. Sizin evlatlarınız kendi evlatları için size bir şey söylemekten imtina ederler. Ama sizin bu hassas devrede hem çocuklarınıza hem torunlarınıza ailenin güçlenmesi adına destek vermeniz beklenir.

F- Okula çocuklar zamanında bırakılmalı ve zamanında alınmalıdır. Zamanında okula gelmeyen geç gelen çocuklarımızın o gün uyumları zorlaşacak ve kendini yalnız hissedecektir. Geç alınan, bekletilen çocuklarda da güven problemleri baş gösterir. Eğer çocuk okula uyumda anneyi çok yoruyorsa baba ya da ailenin diğer üyelerinden birisinin bırakmasında fayda vardır.

G- Çocukların okuldaki arkadaşlıklarını okul dışında da desteklemelisiniz. Evinizin yakınında oturan ailelerin çocuklarıyla birlikte oynamalarına fırsatlar tanımalısınız. Eğer okul arkadaşları uzakta ise çocuğa haftanın bir iki günü zaman ayırıp arkadaşlarıyla okul dışında da oynamasını sağlamalısınız.

H- “K” bu ve alfabedeki diğer harfleri çocuklarınıza, “ka, ke” diye okutursanız öğretmenin işini çok ama çok zora sokarsınız. Öğretmenin ve çocuğunuzun zamanından emeğinden çalarsınız. Ki, en büyük hırsızlık zamanı çalmaktır. Niçin öğretmeni zora sokarsınız? Bir şeyin yanlışını öğrenmek yeniden doğrusunu öğrenmek açısından iki kat enerji gerektirir.

- Önce yanlış bilineni sıfırlamak ve sonra doğru olanı öğretmek gerekir.

- Hiç bilmeyeni ise sadece doğru olanı öğretmekle yola devam edersiniz.

Biraz önce söyledik. Size sofra kurulurken hangi görev verilmişse o işi yapmalısınız. Yani çatal bıçak koymaksa işiniz, çorbaları tabağa koymak sizin işiz değildir.

İ- Çocuklarımız artık birinci haftayı da atlattılar. Şimdi okul ve ev hayatındaki kurallar listesini çocuklarla birlikte yeniden gözden geçirme vaktidir. Sabah okula giden çocuk öğleden sonra muhtemelen 15.30 gibi eve geliyor. Eve gelen çocuklarınıza yönelik: Bu saatte gelip yemek yesen sonra biraz dinlensen nasıl olur? Saat 16.30 gibi yarım saat ders çalışsan, ne dersin? Bu ve buna benzer sorularla çocuğun da içinde olacağı bir günlük ve haftalık plan yapmak gereklidir.

J- İlkokul demek sınıf öğretmeni demektir. Veli toplantılarına iştirak edin. Öğretmenle sürekli iletişim halinde olun. Öğretmenin cep telefonunu verip vermemesi kendi inisiyatifindedir, unutmayın. Telefonunu vermişse arama zaman dilimlerinize dikkat edin. Öğretmen sizin köleniz değil, geleceğe yürüdüğünüz aydınlığınızdır. Çocuğunuzun ve sizin en önemli paydaşınızdır.

K- Çocuklarınıza “ bugünkü ödevimiz neymiş bakalım?” gibi saçma sapan cümleler kurmayınız. Ödev sizin değil çocuğun sorumluluğunda olan bir faaliyettir. Ödevimiz kelimesi sizi bütün yapılacaklara ortak eder ki, bu çocuğun sorumluluk duygusunu zedeler. Ayrıca birlikte ders yap-maktan maksat ona rehberlik etmenizdir. Sonucu söylemeniz ya da problemi çözmeniz değil.

L- Ödevini yapmak istemeyen öğrenciye sebebini sorun ve dinleyin. İkna etmeye çalışın. Israrla yapmak istemiyorsa bırakın, yapmasın. Okula gittiğinde öğretmeni ve arkadaşlarıyla yüzleşsin. Hayat tozpembe değil ve bu dünyadaki herkes annesi ve babası kadar şefkatli olmayacak bu çocuklara. Veli olarak mutlaka öğretmeniyle bu durumu paylaşın. Öğretmenin durumdan haberi olsun. Bu dönemde karşılaştığınız her türlü sorunu öğretmeniyle paylaşmayı ihmal etmeyin.

M- Öğretmenlerle ilgili olarak “öğretmenleri eleştiren-eleştirel cümleler çocukların yanında kullanılmamalıdır. Öğretmene yönelik uygun olmayan sözler, öğrencinin zihninde saygı algısını ve sorumluluk duygusunu yıkar. Eğer bir problem var ise bunu yüz yüze öğretmenle görüşmekte faydı vardır.

N- Çocuklarınıza “aşkım”, “sevgilim” gibi sözcükler söylemeyiniz. Bunlar iki farklı cinsin gençlik döneminde söyleyeceği sözlerdir. Kaldı ki siz çocuklarınızın sevgilisi değilsiniz. Anne ve baba rolünü oynayın yeter. Zamanı geldiğinde zaten bu kavramlar çocuklarınızın hayatlarına isteseniz de istemeseniz de giderecek. Kaldı soyut kavramların tamamına hâkim olmayan çocukların kafalarını karıştırırsınız. Olumsuz davranışların çoğalmasına çanak tutarsınız.

O- Çocuklarınızı ve öğretmenlerinizi mukayese etmekten vazgeçin. Kendi çocuğunuzu asla bir başka arkadaşı ile yarıştırmayın. Bu durum ruhsal çöküntüler yaşatır. Ayrıca her elin parmak izleri kadar birbirimizden farklıyız. Bu sebeple endişe etmeyin, acele etmeyin. Öğrenciniz öğrenecektir. Sadece belki biraz geç, belki biraz erken… Ama öğrenecek! Öğretmenlerinizi, diğer sınıfın ya da farklı okulların öğretmenleriyle asla mukayese etmeyin. Bu da iletişim sorunları yaşamanıza sebep olabilir. Ve her iki tarafın motivasyonunu düşürür. Kaldı ki program aynı olmasına rağmen tüm öğretmenlerin yöntem ve teknikleri farklıdır. Her yiğidin bir yoğurt yeme biçimi vardır.

P- Okul çıkış saatlerinde öğretmenlerinizle duygudaşlık kurun. Zaten altı yedi saat dersle gün boyu tükenmiş olan öğretmeninizden çocuğun günlük gelişimine yönelik sohbet etmeye kalkmayın.“Bugün nasıldı?” “ödevimiz nedir?”, “benim çocuğum yemeğini yedi mi?”, terledi mi” gibi sorular öğretmenimizi fazladan yoracak belki de doğru iletişim kurmanıza engel olacaktır. Görüşme saatlerini öğretmenimiz planlamalı ve o plana da veliler olarak sizler uymalısınız.

Q- Okumayı öğrenmek değil, okuma alışkanlığını öğrenmek doğru bir algıdır. Evinizde mutlaka kitaplarla haşır neşir olun. Küçük bir kitaplık oluşturun. Anne ve babasının elinde kitap gören öğrenciler, okuma sevgisiyle büyürler. Aksi takdirde “hiç kitap okumuyor-okutamıyorum” diye şikâyet eder durursunuz.

R- Kızınız prenses oğlunuz da prens değil. Okulda, sınıfta eşitlik ilkesi işler ve her çocuk özeldir. Hiçbir öğrenciye özel muamele yapılamaz. Bunu unutmayınız. Kaldı ki hayat çocuklarınıza prenses ve prens muamelesi yapmayacak. Ne kadar emek o kadar yemek, bunu da unutmayın. Sorumluluk duygusunu zedelemeyin. Hayatın gerçekleriyle yüzleşmelerini sağlayın. Burası Türkiye… Ve burada yaşamanın bir bedeli var.

S- Okulda yaşananları aktarırken bu yaş grubu çocuklar abartılı davranabilir, yalan söyleyebilir, dikkat edin. Her şeye hemen inanmayın. Öyle ki çocuklarınızın anlattıklarına ilgi gösterirseniz bu davranış artarak devam eder ve sizler gerçeği öğrendiğinizde çok mahcup olabilirsiniz. Söylenenlerle yaşananlar farklılık gösterebilir. Öğrencilerinizin yalana başvurmalarının temel sebeplerinden bazıları şunlardır.

- Ödevini yapmama

- Arkadaşını kıskanma

- Öğretmenini başkasıyla paylaşamama

- Dikkat çekme isteği v.b.

- Elektronik eşyalarla oynama hevesi

Değerli Veliler, bu çocuklar sadece sizlerin çocukları değiller. Bu çocuklar bu güzel vatanın mihenk taşları olacaklar. Bu ülkenin öz sermayesi, sağlam insan kaynağıdır. Bu sebeple bedeli ödenerek yaşadığımız bir coğrafyada olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız. Asırlar boyu asaletiyle dünyaya adaletle hükmetmiş bir ecdadın torunları olarak umut dolu yarınlara yine kendi insan kaynağımızla yürüyeceğiz. Bu sebepledir ki, anne ve baba tutumları çocuğun karakter eğitiminde birinci derece önemli rol oynar. 2020-2021 eğitim öğretim yılı öncesi yazımızın dikkatle okunmasını ve dersler çıkarılmasını umuyor, güzel yarınlarda buluşmayı diliyorum. Dua ile…

İrfan ERTAV

Eğitim Uzmanı/Yazar