Obama: "2020'nin Amerikası'nda ayrımcılık normal olmamalı, olamaz"
ABD'nin eski Başkanı Barack Obama, Minnesota'da siyahi Amerikalı George Floyd'un polis şiddetiyle öldürülmesine ilişkin, "2020'nin Amerika'sında ayrımcılık normal olmamalı, olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Floyd'un ölümü ve ardından yaşanan protestolar ABD'nin en sıcak gündem maddelerinden biri haline gelirken, ülkenin "ilk siyahi başkanı" olan Barack Obama'dan olayların 4'üncü gününde yazılı açıklama geldi.
Obama, açıklamasında, Kovid-19 salgınının ardından ülkenin bir normalleşme sürecine girdiğine işaret ederek, "Normale dönmeyi istemek çok doğal ancak, milyonlarca Amerikalının, ırkı nedeniyle acı verici bir şekilde ayrımcılığa maruz kalması da normal olarak nitelendiriliyor." eleştirisinde bulundu.
ABD'de ırkçılığın hayatın her alanında olduğuna işaret eden Obama, "2020'nin Amerika'sında bu ırkçılık normal olmamalı, olamaz." ifadesini kullandı.
Floyd'un ölümünü araştırmanın Minnesotalı yetkililerin görevi olduğunun altını çizen Obama, "Ancak ırkımıza ya da konumumuza bakılmaksızın, bağnazlık ve eşitsizliğin artık kurumlarımızı ve kalplerimizi zehirlemeyeceği bir 'yeni normali' oluşturmak, için birlikte çalışmak da bize düşüyor." mesajını verdi.
Obama'nın bu açıklamayı, Floyd'un öldürülmesinden ardından 4 günlük sessizlikten sonra yapması ise "geç kalmış açıklama" olarak nitelendirildi.
Floyd'un "Nefes alamıyorum" feryadı, polis şiddetini gündeme taşıdı
46 yaşındaki George Floyd, dolandırıcılık şüphesiyle Minneapolis'te polisler tarafından gözaltına alınırken bir polisin uzun süre ensesine diziyle basmasından dolayı dakikalarca "Nefes alamıyorum." diye yalvarmıştı.
Floyd'un, olay yerine gelen acil sağlık ekiplerince kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği belirtilirken çevredekilerin cep telefonlarıyla kaydettiği görüntüler sosyal medyada paylaşılmıştı.
Görüntüler, ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti tartışmalarını tekrar alevlendirmiş ve Minneapolis başta olmak üzere birçok şehirde protestolara yol açmıştı.
Floyd'un polis şiddetiyle öldürüldüğü Minneapolis'teki gösterilerin 3'üncü gecesinde bir polis merkezi ateşe verilmiş ve bazı iş yerleri yağmalanmıştı.