Uzmanlardan kenevir uyarısı: Açın mucizenin önünü
Kenevir, oksijen fabrikası olmasının yanı sıra tıptan kimyaya, otomotivden inşaata, tekstilden gıdaya kadar 50 bin çeşit üründe kullanılabilen mucize bir bitki. Sümer yazıtlarında bile adı geçen ve faydaları saymakla bitmeyen kenevirin dünya piyasasındaki yeri de gün geçtikte büyüyor. 10 yıl içinde yıllık piyasasının 150 milyar dolar olacağı öngörülüyor. Bu pastadan pay alabilmek için 2016 yılında 19 ilde kenevir üretiminin önünü açan Türkiye ise ne yazık ki birçok ülkeyi geriden takip ediyor. Uzmanlar ise uyarıyor: Açın mucizenin önünü...
MEHMET PİŞKİN / SÖZCÜ
Kenevir yıllarca insanların zihinlerine “uyuşturucu” olarak kazındı. Oysaki insanlık asırlardır bu mucize bitkiden birçok alanda faydalandı. Sadece tıbbi amaçlı olarak en az 3 bin yıl önce kullanıldığı bilinen kenevirin ilk kullanımı ise 8 bin yıl öncesine dayanıyor.
Mucizevi olmasının yanı sıra kadim bir bitki olan kenevir Sümer tabletlerinde bile geçiyor. Dört önemli bitkiden bahsedilen tabletlerde bunlardan biri de kenevir. Doğada oksijen fabrikası, tıpta ilaç, inşaatlarda, otomotiv sektöründe, tekstilde malzeme olarak kullanılabilen ve endüstride artık ‘yeşil altın’ olarak bahsedilen kenevirin faydaları saymakla bitmiyor.
DOĞA DOSTU, OKSİJEN FABRİKASI
Bir ağacın yetişmesi için 20-50 yıl gerekiyor. Ancak kenevir dört ayda yetişiyor. Üstelik bir dönümü 25 dönüm orman kadar oksijen üretiyor. Yetiştirilmesinde de herhangi bir kimyasalın kullanılmasına gerek duyulmuyor. Bu nedenle de doğaya zarar verilmesinin önüne geçiyor.
Bir dönüm kenevirden dört dönüm ağaç kadar kağıt elde edilebiliyor. Ağaçtan elde edilen kağıt sadece üç kez dönüştürülebilirken, kenevirden elde edilen ise yedi-sekiz dönüştürülebiliyor.
Özellikle de doğanın corona virüsü salgınıyla insanlığa mesaj verdiği bu günlerde ormanları ve tabiatı koruyan kenevirin önemi sadece bu yönüyle bile oldukça dikkat çekici. Karbon negatif bir bitki de olan kenevir istatistiklere göre bir hektarlık dönümüyle hasat dönemi boyunca 22 ton karbondioksiti atmosferden çekiyor.
DNA’LARINDA NANO TEKNOLOJİ VAR
Kenevirin pamuktan 10 kat daha dayanıklı ve maliyeti az olduğu da biliniyor. Bazı araştırmalar kenevirden yapılan ipin antibakteriyel olduğunu ortaya koyarken, DNA'larında nano teknolojinin olması da ayrı bir mucize. Kenevirden uzun yıllarca giysiler için kumaş üretildi.
Hatta denizcilerin kullandığı halatların bile yüzde 90'ı kenevirden yapılıyordu. İlk kot pantolonun hammaddesi kenevirdi. İnsanlık tarihinin bilinen en eski elyafı da kenevirden yapıldı.
EN YÜKSEK PROTEİN KAYNAĞI
Kenevirin gıda olarak tüketilmesinin de faydaları oldukça çok. Tohumları dünyadaki en yüksek protein kaynaklarından biri olan, yüksek miktarda Omega 3-6 ve 9 yağ asitlerini içeren kenevir tam bir kötü kolesterol savaşçısı…
9 amino asidin tamamını içeren, E vitamini, potasyum, kalsiyum, magnezyum, çinko, demir ve fosfor gibi birçok minerali bünyesinde barındıran kenevir tohumu, yalnız başına bile gıda takviyesi olarak kullanılabiliyor. Son günlerde oldukça popüler olan chia tohumunun bir yemek kaşığında 2 gram protein varken, bu oran aynı miktardaki kenevir tohumunda ise 3.5 gram.
ÇELİKTEN BİLE SAĞLAM
İşlendiğinde çelikten bile daha sağlam olduğu kanıtlanan kenevir, otomobil üretiminde kullanıldığında gövde dayanıklılığı oldukça artıyor.
Uzmanlar bu artışın 10 kat daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. Endüstriyel anlamda hayli geniş bir kullanım alanına sahip olan kenevirin kullanıldığı bir başka alan da inşaat. İnşaat sektöründe özellikle yalıtım için kullanılan kenevir, esnek olmasının yanı sıra maliyetinin düşük olmasıyla da cazip.
Bunun yanı sıra mevcut tuğlalardan daha sağlam tuğlalar yapılabilir. İddialara göre bu tuğlalar da 600 yıl dayanıklı olabilir. Kenevirden doğayı katletmeden ve çok daha az maliyetle ahşap ve sunta da elde edilebiliyor.
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI DİRENÇ OLUŞTURUYOR
Sağlık sektöründe sıkça kullanılan bir ürün olan kenevirin kansere karşı koruyucu özelliğinin olduğu da bilimsel araştırmalarla ortada konuldu. 250 hastalığın tedavisinde ilaç olarak kullanılan kenevirin, felç ve AIDS gibi hastalıklara karşı bile etkili olduğu kanıtlandı. Hatta Kanada'da kenevir araştırmacıları, kenevir bazlı ilacın corona virüsüne karşı direnç sağlayabileceğini açıkladı.
50 BİN ÇEŞİT ÜRÜNDE KULLANILABİLİYOR
Kenevir kozmetikten biyodizel yakıta kadar farklı sektörlerde 50 bin çeşit üründe kullanılan mucize bir bitki. Ancak hafızalara 50 bin yararı varken, sadece bir zararı olan uyuşturucuyla kazındı.
Sentetik ve petrol türevi ürünlerin ortaya çıkmasıyla popülerliğini yitirdi ve yasak kararları ile dayatmalarıyla birlikte de zaman içinde gözden düştü. Birleşmiş Milletler (BM) 1925'te keneviri tehlikeli ve yasadışı maddeler listesine ekledi. Bazı ülkeler üretimi durdurdu ya da azalttı, bazılarıysa devam etti, geliştirdi.
Bu yasak Türkiye'ye de lobi faaliyetleriyle 1940'lı yıllarda dayatıldı. Çiftçiler, yasal baskılara boyun eğmek zorunda kaldı, binlerce dönümlük ürünler yakıldı. 1960'lı yıllara kadar hatırı sayılır derecede üretilse de, zamanla bu miktar düştü. 1989'da 42 bin dekar olan ekili kenevir alanı, 1999'da 5 bin 360 dekara, 2009'da 66 dekarda, 2013'te ise sadece 13 dekara düştü.
DEĞERİ GEÇ DE OLSA ANLAŞILDI
Günümüzde ise kenevirin değeri yeniden anlaşıldı. Hatta son yıllarda dünyada geniş bir pazar oluştu. Şu anda Çin, İngiltere, Fransa ve Kanada dahil 32 ülke çiftçilerin endüstriyel kenevir yetiştirmelerine izin veriyor.
Çin yılda 44 bin ton kenevir üretiyor. Bu oran dünyada kenevir üretimi toplamının yüzde 40'ına denk geliyor. Güney Amerika'da Şili, Avrupa'da da Fransa en fazla kenevir üreten ülkeler.
Doğanın hammadde için katledildiği, gıdaya ulaşımın gittikçe güçleştiği bu dönemde kenevirin önemi de gittikçe artıyor. Grand View Research, Inc. tarafından yayınlanan bir rapora göre, küresel endüstriyel kenevir pazar büyüklüğünün 2025 yılına kadar 10,6 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 10 yıl içinde ise bu rakamın 150 milyar doları bulması öngörülüyor.
KENEVİR LOBİLERİ ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR
Başta ABD, Kanada, Almanya, Avustralya, İsrail, Hollanda, Fransa olmak üzere birçok ülke süratle üretim sahaları oluşturuyor. Hal böyle olunca da kenevir lobileri de çığ gibi büyüyor.
ABD ekim alanını yüzde 150 arttırdı. Lobiler, araştırma tesisleri ve sivil toplum kuruluşları kurulan ABD, 2013'de 581 milyon dolar olan üretim değerini arttırmayı hedefliyor.
İsrail'de, tıbbi kenevir üretimi için yapılan Ar-Ge'ler sonucunda Sağlık Bakanlığı’ndan kanun geçirildi. Medikal kullanımında dünya liderliğini elde etmek isteyen İsrail, 10 yılda 100 milyar dolarlık pazarı yönetecek çözümlerle uğraşıyor. Hollanda'da kenevirin ekim ve üretimi yüzde 200 arttırıldı. 30 bin dönüm kenevir ekimi yapılan Fransa'da 2 milyar dolarlık pazar için ekim sahalarını arttırmaya çalışılıyor.
Fransa, yemek endüstrisi, inşaat malzemeleri ve selülozu yüksek sak ve lifler üzerinde de araştırmalarına devam ediyor. Almanya ise tıbbi kenevir talebine yetişilemiyor. Yeni nesil otomobillerinde özellikle kaporta ve koruma barlarında kenevir bazlı ürünleri kullanmaya karar veren Almanya, uzun vadede 50 milyar euroluk bir kenevir endüstrisi oluşturmaya çalışıyor.
TÜRKİYE UZUN SÜRE GERİDE KALDI
Türkiye'de ise durum bu ülkelerden çok daha farklı. Kenevir üretiminde uzun süre geride planda kalan Türkiye, durumun hem ekonomik hem de ekolojik faydasının farkına yıllar sonra vardı.
2016 yılı sonunda yönetmelik değişimi yapıldı; Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum,İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak'ta kenevir üretimi serbest bırakıldı.
Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 16 ay önce, “Bize bir zamanlar Afyon ekimini yasaklayanların kendileri cayır cayır Afyon ekiyorlar. Gelin yeniden bir kenevir ekimi süreci başlatalım. Çünkü kenevir ekiminin çok farklı alanlarda çok farklı faydalarının olduğunu göreceğiz” açıklaması yaptı.
İşte bu yönetmelik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması çiftçide heyecan yarattı. Üniversiteler çalıştaylar düzenledi, enstitü ve kooperatifler kuruldu.
Ancak devletin, güvenlik güçlerinin uyuşturucu olarak kullanılan kenevire karşı verdiği mücadelenin 10'da birini bile endüstriyel kenevirinin yetiştirilmesine yönelik vermemesi, altyapıların oluşturulmaması ve bazı bürokratların engelleri nedeniyle Türkiye henüz milyar dolarlık pastadan ciddi bir şekilde pay alabilecek noktaya gelemedi.
AYTAÇ: BAKIŞ DEĞİŞTİ ANCAK YETERLİ DEĞİL
Enstitülerden biri Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi bünyesinde kuruldu. Kenevir Araştırmaları Enstitüsü, Avrupa Birliğinin de kabul edebileceği THC içeriğine sahip kenevir yetiştirmeye çalışıyor.
Enstitü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, kenevirin çok yönlü kullanılan bir bitki olduğuna dikkat çekti. Tohum, sap, lif ve yapraklarından faydalanılabildiğine işaret eden Aytaç, bu bitkinin doğal yaşamın sürdürülebilmesi açısından oldukça önemli olduğunu vurguladı.
2016'da yönetmeliğin değiştirilmesiyle birlikte üretim için mülki amirlerin kapılarını çaldıklarında uyuşturucu etkisi nedeniyle uzak durulması gerektiği anlayışının olduğunu ancak Cumhurbaşkanının açıklamasıyla birlikte bu algının birçok kişide yıkıldığını anlatan Aytaç, şunları söyledi:
* Kenevire farklı bakış oldu. Üretim sahası 5-6 kat arttı. Çiftçiye ilgi gösterdiler. İyi gelişmeler fakat yeterli değil. Daha fazla artış olmasını istiyoruz. Birçok ürünün halk tarafından kullanılmasını istiyoruz. Gıda, gıda takviyesi, barınma, giyinme, yemden tutundan, ekmeklerde kenevir etkisi olsun istiyoruz. Daha sağlıklı daha doğal bir ürün. Kenevir tarımında kimyasala ihtiyaç duymadan üretim yapabiliyoruz
ERDOĞAN’IN SÖYLEDİĞİNİ BÜROKRASİ ANLAMADI
* Sanayiciden atılım bekledik ama göremedik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemek istediğini bürokrasi anlamadı. Bankalarda kenevir üreticiliğine yönelik kredi yapılmasını istedik. Devlet bankaları bunu rahatlıkla yapabilir. Bu olmayınca biraz yavaş gidiyor. Beklediğiniz hızda gitmiyor.
* Bir üretim modeli olmalı. Biz şu anda sözleşmeli üretim modelini öneriyoruz. Çiftçi üretecekse alıcısı hazır olsun ki, çiftçi de üretsin. Türkiye, kenevirle ilgili boşlama yaptı, keneviri imha ettik. 1960'tan bahsetseydik güçlü bir kenevir üreticisiydik. 1980'den sonra ektiğimizi kaybetmeye başladık, kenevirle ilgili kısıtlamalar koyduk.
* Çiftçimizin yüzde 15-20'si kenevir üretimine devam etse bugünlere düşmezdik. Fransa hiç bırakmadı. Özellikle tohum üzerine Fransa'yı yakalamak için çok çalışmamız lazım. Belçika gibi Avrupa ülkeleri sürekli tekstilde kendilerini yeniledi. Biz pamuğa ağırlık verdik. Ayrıca Türkiye'de şu an yaprakların ve çiçeklerinin kullanılması da kısıtlı ancak asıl katma değer burada var. Bununla ilgili yasaların değiştirilip, bu işi suiistimale vermeyecek şekilde üretim yapmalıyız.
* Eğer bunu başarabilirsek Türkiye'nin iklim faktörünü ekonomiye dökmüş oluruz. Çok net söylüyorum alıcı varsa çiftçi üretiyor. Çiftçide sıkıntı yok ama sanayici teşvik edilmeli. Bakın bunun önümüzdeki 10 yılda yıllık cirosunun 150 milyar dolar olacağı söyleniyor. Biz bunun yüzde 10'unu bile alırsak 15 milyar dolar demek. Yüzde birini bile alsak 1,5 milyar dolar demek. Bu şekilde dünyayla yarışabiliriz.
ENGEL, DEVLETİN TEMBEL BÜROKRATLARI
Türkiye'de kenevir üretimi ile ilgili yoğun çalışma yürütenlerden biri de Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Kendir Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yalçın Koçak… Koçak, Türkiye'nin kenevir konusunda çok geride kaldığına dikkat çekti. Ülkedeki ilk kenevir kooperatifini kuran ekipte de yer alan Koçak, şunları söyledi:
* Devletin tembel bürokratları önümüzde engel. Dünya başını almış gidiyor, biz hala bekliyoruz. Bakın bu iş çok iyi bir noktaya gelecek. Türkiye'nin de 25 yıllık ekonomisinin önü buna dayalı. Kooperatif kurduk, çok iyi yerlere geldik, malzemeler yaptık, tarım ilaçları yaptık, gıda takviyesi yaptık, çok iyi yerlere geldik.
* Yurt dışında ciddi siparişler var istekler var talepler. Ama bu işin önündeki engeller kaldırılmalı. Tarım Müdürleri bu işin mevzuatını bilmiyor. Kitap yazdım gönderdim, okumadılar. Genelge çıktı, bakmadılar. Cumhurbaşkanı bağırıyor, bunlar kafalarını yormuyor. Sanayi Bakanlığı kenevir kullanan yerli sanayiciyi teşvik etmeli, Tarım Bakanlığı da bu işin önündeki bütün engelleri başta kendisi olmak üzere kaldırmalı.
MALATYA’DA EKİMİ BİLE YAPILMADI
Türkiye'de kenevir üretiminin serbestleştirildiği 19 ilden bazılarında ekim bile yapılmadı. Bunlardan biri de Malatya… Malatya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, bu yıl sadece iki çiftçinin kenevir yetiştirmek için başvuruda bulunduğunu anlatarak, ikisini de kendi isteğiyle vazgeçtiğini dile getirdi.
Geçen yıl da benzer bir durumun yaşadığını ifade eden Çiçek, bunun da pazar problemden kaynaklandığını aktardı. Sanayi altyapısı henüz oluşturulmadığı ve pazar konusunda netlik olmadığı için çiftçinin riske girmek istemediğini vurgulayan Çiçek, şunları söyledi:
* Kenevir kullanıldığı alanlara bakıldığında oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Ancak altyapı ve alıcının olması gerekiyor. Tarımsal ürünlerde Pazar talebine göre ürün yetiştiriliyor. Altyapı oluşturulduktan sonra çiftçinin de teşvik edilmesi gerekiyor. Ancak bunun mevcut yönetimle çok da yaygınlaşacağını sanmıyorum. Oysaki bu bitki fırsat olarak değerlendirilebilir. Beklenenler yapılmadığı için çiftçide bu konuda oluşan heyecan da gitti.
EKİLEN MİKTAR HER GEÇEN YIL DÜŞÜYOR
19 ilden biri de Kastamonu. Geçmiş yıllarda 24 bin tona kadar üretim yapılan ve bazı tesisler kurulan Kastamonu, Türkiye'nin kenevir üssüydü. Ancak bu miktar yıllar içinde düştü. Yönetmelik değişikliği geçmiş yıllarda bu ilde kenevir yetiştiren çiftçiyi heyecanlandırsa da, mevcut sorunlar onların da karşısına çıktı.
Kastamonu Ziraat Odası Başkanı Mehmet Butur da en büyük sorunlarının muhatap bulamamaları olduğunu anlattı. Artık sözleşmeli tarımın yapıldığını, çiftçinin kime ne satacağını bildiğini belirten Butur, kenevir için şu anda aynı durumun söz konusu olmadığını vurguladı. Tohum sıkıntısının da yaşandığına dikkat çeken Butur, şunları kaydetti:
* Biz kenevir üretimine uzak değiliz ancak çiftçi muhatap bulamıyor. Üretilen ürünü kim, nasıl işleyecek? Yaş mı alınacak, kuru mu? Nasıl olacağını çiftçi bilmiyor. Bu yüzden de mesafeli duruyor. Kastamonu'da bu konuyla ilgili paneller düzenlendi, çalıştaylar yapıldı. En son yapılan çalıştayda İstanbul'dan 70 iş insanı geldi. Ama biri de ben kenevir alacağım demedi. Bu yüzden çiftçi önünü görmek istiyor.
70 DÖNÜMÜ 15 DÖNÜME DÜŞÜRDÜM
Kastamonu'da 4 yıldır kenevirle uğraşan ve yaptığı ürünleri ABD ve Kanada'ya ihraç eden Erdoğan Topuz da benzer sorunlar yaşadıklarına değindi. Geçen yıl 70 dönüm araziye kenevir ektiğini ancak bunu bu yıl 15 dönüme düşürdüğünü dile getiren Topuz, yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlattı:
* Biz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söylemeden önce kenevirle uğraşmaya başladık. Ancak devlet desteği yok, pazar yok, fabrika yok, ürünü satacağın kimse yok. Yaptığımız ürün elimizde kalıyor bu yüzden 15 dönüme düşürdük. Kendimiz tesis kurmak istedik, başvuruda bulunduk ama inşaat ruhsatı bile dört yılda çıktı.
TOHUMU KARABORSADA 1000 LİRAYA ÇIKTI
* Halen ilkel yöntemlerle kilim, çanta, ip, halı yapıyoruz. Biz sadece işin bir kolundayız. 50 bin işletme bu bitkiden ekmek parası kazanabilir. Yakıttan tutun da aklınıza ne gelirse yapılabiliyor, kurşun geçirmez zırha kadar. Ama önemli olan piyasası. Tohum bile bulmak zor. Geçen yıl tohumu karaborsada bin liraya kadar çıktı. Bu işin önündeki engellerin kaldırılmasını bekliyoruz.