https://icdn.turkiyegazetesi.com.tr/images/haberler/2020_05/buyuk/halic-i-biz-temiz-birakmistik--1590717325.jpg

Haliç'i biz temiz bırakmıştık!

Haliç'i İstanbul’un incisi yapan dönemin İSKİ Genel Müdürü, eski bakan Veysel Eroğlu “Haliç’i mahvetmişler sözü akla, mantığa sığmaz. Doldurmayı düşündükleri Haliç’te, şimdi yunuslar yüzüyor. Acaba, Haliç’i kirletmeye mi başladılar?” dedi.

DAMLA PEKER

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Haliç’te hâlâ bertaraf edilmesi gereken yaklaşık 400 bin ton çamur olduğunu, kurulan tesisle Haliç'i tamamen canlandıracaklarını söyledi. Belediye sözcüsü Murat Ongun ise Haliç’in 7 yıldır temizlenmediği imasında bulundu. Bu iddialara cevap, 1994 yılında itibaren Haliç’i kurtarmak için dünyanın en büyük çevre koruma projelerini hayata geçiren dönemin İSKİ Genel Müdürü, eski bakan ve AK Parti Milletvekili Veysel Eroğlu’ndan geldi. Eroğlu, İBB yönetiminin iddiaları için şunları söyledi: 1994 yılından önce CHP tarafından yönetilen İstanbul’da bilhassa susuzluk, şehrin en büyük problemiydi. Susuzluk sebebiyle şehir âdeta Kerbela’ya dönmüştü. Salgın hastalıklar baş göstermekteydi. Haliç çamur içinde, kentin sokaklarında bile çöp dağları oluşmuştu. 1994 öncesi İstanbul’da meydana gelen atık suların sadece yüzde 5’i ön arıtmadan geçiyor, günlük 2 milyon metreküp atık suyun yüzde 95’i olan 1,9 milyon metreküp atık su Haliç’e ve denize dökülüyordu. Bu, tam bir çevre felaketi idi. Dönemin Belediye Başkanı, Haliç’i dolduralım ve büyük bir park hâline getirelim düşüncesindeydi.

https://icdn.turkiyegazetesi.com.tr/images/ckfiles/images/ilok.jpg

PİS KOKUSU GENZİMİ YAKTI
Bütün bu çileler 1994 belediye seçimleriyle birlikte son buldu ve İstanbul aradığı kahramanı buldu. 27 Mart 1994’te Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Beni de İSKİ Genel Müdürü olarak vazifelendirdi. İşe başlamak için bu şehrin manevi sahibinden yani Eyüp Sultan hazretlerinden izin almak gerekir düşüncesiyle 5 Mayıs 1994 Cuma günü Eyüp Sultan'a giderek ziyarette bulundum. Orada Haliç'in pis kokusu genzimi yaktı. ‘Bu mukaddes makamı kurtarmak da senin vazifen Veysel’ diyerek İSKİ’nin yolunu tuttum. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde şehrin problemlerini masaya yatırdık ve bir bir çözdük. İlk olarak ‘1 Ocak 1995 tarihinde şehirde bütün musluklardan su akacak’ dedik ve o tarihten itibaren bir daha su kesintisi olmadı. Ben İstanbul’un su meselesini halledince üniversiteme geri dönmek için Sayın Başkan’ım Erdoğan’dan izin isteyince ‘Veysel Hoca deli misin Haliç ne güne duruyor?’ deyince 1997 yılını Haliç Yılı ilan ettik. Sıra Haliç’e gelmişti. Haliç’i kurtarmak için dünyanın en büyük çevre koruma projesini tatbik ettik.

SÖZLERİ İZANA SIĞMAZ
Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde ve sonraki süreçte Haliç, İstanbul’un incisi olarak korundu. Özellikle Haliç’teki temizliğin işareti olarak balık türleri arttığı gibi, yunuslar da Haliç’te sürekli görülür olmuştur. Ülkemizde taraflı tarafsız her kesimin takdirle karşıladığı bu muazzam projeye, birilerinin çıkıp ‘Haliç’i mahvetmişler’ demesi akla, mantığa ve izana sığmaz. İstanbul’da su ve atık suyun işletilmesi, yönetilmesi büyük bir tecrübe ile hizmet aşkı gerektiriyor. Acaba malum zihniyet çevreyi ve Haliç’i kirletmeye başladı da kamuoyuna şimdiden bunun bahanesini mi hazırlamaya çalışıyor. Malum geçen sene de ‘su yetmiyor’ diye bir polemik başlatmışlardı. Konuşmayı bırakın iş yapın iş, hizmet üretin. Biz mühendislerin bir denklemi vardır: Laf + İş = Sabit. Yani ne kadar çok konuşulursa o kadar az iş yapılır. Biz iş yapmaktan anlatmaya fırsat bulamadık.