'Milletlerin ihtilâl hakkı(!)'
by Arslan TEKİN60 yıl önce 27 Mayıs'ta darbe yaptılar, tuttukları Demokrat Partilileri Yassıada'ya getirdiler.
DP iktidarı dönemi ve darbe göstermiştir ki, bir kesim düşman görülmüş ve sanki darbeyle ülke işgalden kurtarılmıştır!
Hâlâ "düşmanca" siyaset güdülüyor. Darbeyi bile dillerine doladılar. Allah akıl fikir versin!
Yassıada'nın adı "Demokrasi ve Özgürlük Adası" diye değiştirildi ve dün itibarıyla "piknikçiler"e açıldı. Siyasî tarihi inceleyin, "tek adam" rejimlerinde en çok "demokrasi" ve "hürriyet" vurgusu yapıldığını görürsünüz."Neden?" diye sorarsanız cevabı çok basit: Kendilerinden şüphe ettikleri için.
Siz ne isim verirseniz verin "Yassıada" diye anılacaktır. Bu kadarını düşünememeyi bilmem nasıl adlandırmak gerekir!
Dün Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "milletlerin ihtilâl hakkı" olduğundan bahsettiğini yazmıştım.
Zamanında Ali Fuat Başgil'in hanımını evinde ziyaret etmiş, epey konuşmuş ve yazmıştım. (Bir kazada kaybettiğimiz birlikte gittiğim foto muhabiri arkadaşım Levent Akın'ı rahmetle anıyorum.) O röportaja girmeyeceğim. Yine zamanında Ankara'ya geçişlerimde, Tunus Caddesi girişindeki Köprülü Apartmanı'nda eski DP'lilerin derneğine uğrardım. Konuştuklarımdan biri de DP'nin ünlü isimlerinden Prof. Dr. Rıfkı Salim Burçak'tır. Dönemlerinin siyasî atmosferini anlamaya çalışırdım.
Ali Fuat Başgil, darbecilerin Anayasa Hazırlama Komisyonu'nda yer alan Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'yla karşı karşıya gelmiştir.
"... milletlerin ihtilâl hakkından da bahsediyorsunuz, Bunun üzerinde biraz duracağım." diyerek ince tarizlerle Velidedeoğlu'na yüklenir:
"Evet, Hıfzı Bey arkadaşım, son yazınızda milletlerin ihtilâl hakkına ve daha birçok meseleye parmak basıyorsunuz. Meclisin ellibeş bin 'cahil köy imamı'ndan seçildiğini farzediyor ve bu faraziyeden neticeler çıkarıyorsunuz. Yani vaktiyle meşhur bir devlet adamımızın sandığı gibi, siz de Türk halkını (NANKÖR) ve nâdan sanıyorsunuz. Endişe etmeyiniz, Türk halkının iz'anı ve aklıselimi vardır."
Velidedeoğlu'nun, "TBMM'nin ister ve karar verirse Hilafet ve Saltanatı geri mi getirecektir" endişesi karşısında Başgil, hafif dokunduruşla: "Siz bu tür yersiz faraziyenizle Devlet Hukukundaki bilginizin sığlığını ve sabitliğini ortaya koymuş oluyorsunuz." der ve "milletlerin ihtilâl hakkı"na temas eder:
"İkinci yazınızda işaret ettiğiniz gibi milletlerin, zulmeden iktidara karşı, başka çare kalmayınca, isyan etmeye ve ihtilâl çıkarmaya hakları vardır. Bütün devirlerde büyük hukukçu ve filozoflar bundan bahsetmiş ve bu hakkı tanımışlardır. (…) Bizim eski hukukumuzda (Fıkıh) kitaplarında (Huruç Alessultan) diye bir fasıl vardır. Bu fasılda zalim iktidarlara karşı Müslümanların isyan ve ihtilâl hakkından bahsedilir."
Başgil sonra sözü ihtilalin vahametine getirir:
"Yalnız şu var ki -buraya dikkat edelim- gerek bizim İslâm alimlerinin uluları ve gerek Avrupa'nın büyük hukuk ve felsefe otoriteleri bu haktan, tıpkı vebâdan ve cüzzamdan konuşur gibi ürkerek ve tiksinerek bahsederler. Ve ihtilâli zarurî bir fenalık görürler. Aslâ ihtilâle teşvik ve tahrik edici bir dil kullanmazlar."(Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in Hatıraları, Boğaziçi Yayınları, 1990, s. 126-127).
27 Mayıs 1960 Darbesi'nin "kudretli Albay"ı Alparslan Türkeş de, "En kötü hukuk düzeni, en iyi ihtilâl düzeninden güzeldir..." demişti. (Millî Hareket, S. 2, 1 Kasım 1966).