Bakan Varank: Rekabet gücümüzü ve üretken yatırımları artıracak politikalara odaklanacağız
Bakan Varank: Rekabet gücümüzü ve üretken yatırımları artıracak politikalara odaklanacağız
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kayseri'deki sanayicilerle telekonferans yolu ile bir araya geldiği toplantıda, " ABD’nin, Almanya’nın, Avrupa Birliği’nin ve Çin’in geldiği durum ortada. Bununla birlikte salgın sonrası dönemin sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Rekabet gücümüzü ve üretken yatırımları artıracak politikalara odaklanacağız. Ekonomik konjonktür toparlanmaya başladı. Mayıs başından itibaren reel sektörden normalleşme adına pozitif sinyaller alıyoruz." dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kayseri Valisi Şehmus Günaydın, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitçi, Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy, Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan ve Kayseri Serbest Bölge Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yılmaz Büyüknalbant, Kayseri Mimarsinan OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Karabulut ile telekonferans ile değerlendirme ve istişare toplantısında bir araya geldi.
Bakan Varank, "Biliyorsunuz bugün 27 Mayıs 60 sene önce bugün maalesef ülkemiz demokrasi tarihinin kara dönemlerinden birini yaşadık. Ben bu vesileyle, merhum Başbakan Adnan Menderes ile Bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı rahmetle anıyorum. Rahmetli Adnan Menderes, beyefendi kişiliğinin yanı sıra 10 yıla sığdırdığı icraatlarıyla milletimizin gönlünde önemli bir yer edindi. 'Yeter söz milletindir' diyerek milli iradenin sembol isimlerinden biri olan Menderes’e yaşatılanlar, hem demokrasi tarihimizde hem de milletimizin vicdanında büyük yaralar açmıştır" ifadesinde bulundu.
Bakan Varank, "Hamdolsun ki, 1960 darbesinden 42 yıl sonra göreve gelen Ak Parti iktidarının ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle demokrasi ve özgürlüklerde ülkemizin önü hiç olmadığı kadar açıldı. Göreve geldiği günden beri Sayın Cumhurbaşkanımızı Menderes’in yaşadığı akıbetle tehdit edenlerin, bugün hala bu tehditleri örtülü de olsa savurduklarına şahit oluyoruz. Milletimiz, 15 Temmuz’da bir daha bu ülkede hiçbir seçilmişin Menderes’in akıbetini yaşamayacağını canını ortaya koyarak gösterdi. Menderes’in akıbetiyle Sayın Cumhurbaşkanımızı ve AK Parti’yi tehdit edenler, 15 Temmuz darbeci hainlerinin akıbetini yaşamaya mahkumdurlar" diye konuştu.
"Türkiye’nin kaderinin darbeler, vesayet unsurları, sandık dışı girişimler olmadığı artık tescillendi" diyen Bakan Varank, "Ülkemizin demokrasi ve özgürlük kazanımları bir parmak şıklatmayla değil, Sayın Cumhurbaşkanımızın 18 yıllık büyük mücadelesi sayesinde elde edildi. O yüzden Merhum Menderes ve arkadaşlarının yürüttüğü demokrasi mücadelesinin boşa gitmediğinin en büyük göstergesi, 18 yıllık Ak Parti iktidarının Türkiye’ye Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımlarını yaşatmasıdır. İşte tüm bu kazanımları daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz" ifadesinde bulundu.
"Ekonomi alanında en temel önceliğimiz istihdama sahip çıkmak oldu"
Hayatımızı karantina ve sosyal mesafe kavramlarının yönlendirdiğini söyleyen Bakan Varank, üretici ve tüketici davranışlarının değiştiğini, pek çok ülkede fabrikaların, salgının yayılmasını önlemek amacıyla kapatıldığını hatırlatarak, "Ülkeler içine kapanırken; uluslararası ticaret, sermaye ve turizm akımları ciddi ölçüde daraldı. Bu zorlu dönemde gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke ayrımı da ortadan kalktı. Ekonomik ve teknolojik gücüyle övünen ülkeler, salgınla mücadelede çok geç kaldılar. Koordine olamadılar, salgının yayılma hızını düşüremediler. Hatta ve hatta, en temel sağlık ekipmanlarının üretiminde bile ciddi krizler yaşadılar. Oysa Türkiye, bu dönemde gösterdiği mücadele performansıyla, benzersiz bir başarı hikâyesi yazıyor. Hamdolsun, salgın daha ülkemiz sınırlarına ulaşmadan yol haritamızı hazırlamaya başladık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mümkün kıldığı hızlı ve sonuç odaklı karar alma mekanizmaları devreye girdi.
Her Pazartesi kabine toplantılarıyla; sağlıktan eğitime, sanayiden sosyal korumaya varıncaya dek vatandaşımızın hayatına dokunan tüm alanları titizlikle planlıyoruz. İstişare kanallarımız sürekli açık. Tedbirlerimiz tüm bakanlıkların eş güdümüyle vakit kaybetmeksizin hayata geçiyor. Bütüncül bir yaklaşımla; hem vatandaşımızın sağlığını hem de ekonomik sürdürülebilirliği dikkate alıyoruz. Ekonomi alanında en temel önceliğimiz istihdama sahip çıkmak oldu. Böylesine zorlu bir dönemde hane başına gelirde istikrar olması çok mühim. Kısa çalışma ödeneği ve nakdi destek imkânlarını en iyi şekilde kullandık. Her iki destekten şimdiye kadar 4 milyona yakın vatandaşımız yararlandı.Bununla birlikte, nüfusun en kırılgan kesimlerini de unutmadık. 3 ayrı fazda uyguladığımız sosyal destek programıyla, 5 buçuk milyon haneye dokunduk" dedi.
"Hem iç hem dış talepte daralmalar yaşadık"
Salgın döneminde Türk Sanayisi ve 18 yılda sıfırdan inşa edilen Ar-Ge ekosisteminin yük akı olduğunu vurgulayan Bakan Varank, şunları söyledi:
"Üretim kabiliyetlerimiz ortada. Değişikliklere hızla adapte olabiliyoruz. Bu sayede hiçbir konuda arz sıkıntısı çekmediğimiz gibi, tüm ülkelerin peşinden koştuğu en mühim ihtiyaçlardan biri olan yoğun bakım solunum cihazını rekor sürede üretebildik. TÜBİTAK öncülüğünde, aşı ve ilaç geliştirme alanında öncü çalışmalara imza atıyoruz. Tanı kiti ve tanı sistemlerinde ülkemizin adını dünyaya duyuracak yenilikçi projeler hızla devam ediyor. Tüm bunların altını özellikle çizmek istedim. Bakın Türkiye bu dönemi sahanın dört bir yanında mücadele ederek geçiriyor. Sağlık çalışanları, fabrikalardaki emekçiler, bilim insanları ve girişimciler kabiliyetlerini bu ülkenin yarınları için ortaya koyuyor. Hükümetimizin, bu süreçteki en büyük başarısı toplumsal seferberlik ruhunu 7’den 77’ye yaymak oldu. Yani bu başarı kendiliğinden gelmedi. Dinamik olarak güncellenen yol haritamızı takip ettik ve tüm tarafları harekete geçirdik. Hani kurumlar, kurumsal kapasite eleştiriliyor ya Şunu herkesin anlaması gerekiyor. Güçlü kurumları olmayan ülkelerde, bu bahsettiğim adımlardan hiçbiri atılamazdı. Geldiğimiz noktada, salgının seyrinin değiştiği bir döneme giriyoruz. Normalleşme adımları atılıyor. Ama şunu unutmamak lazım. Artık salgın öncesi dönemden farklı bir yaşam tarzını sürdürmemiz gerekiyor. Tedbirlerde en ufak bir rehavete kapılmamalıyız. Elbette üretim cephesinde kalıcı bir toparlanmaya ihtiyacımız var. Hem dış hem de iç talepte daralmalar yaşadık. Bunu yaşayan tek ülke de biz değiliz. ABD’nin, Almanya’nın, Avrupa Birliği’nin ve Çin’in geldiği durum ortada. Bununla birlikte salgın sonrası dönemin sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Rekabet gücümüzü ve üretken yatırımları artıracak politikalara odaklanacağız. Ekonomik konjonktür toparlanmaya başladı. Mayıs başından itibaren reel sektörden normalleşme adına pozitif sinyaller alıyoruz. Otomotiv ve tekstil sektörlerindeki canlanmayla, OSB’lerde elektrik tüketimi artıyor. Tüketici ve reel sektör güven endeksleri yukarı yönlü hareket ediyor. Hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektöründe de güven göstergeleri yükseliyor. Yani yurt iç talepte canlılık var. Bu canlılığı sektör temsilcileri, sanayi odaları, OSB yönetimleri ve STK’larla bir araya geldiğim toplantılarda da bizzat gözlemliyorum."
"TSE ile sanayi tesislerinde alınması gereken önlemlere yönelik kılavuz hazırladık"
"Sanayiciler; yatırımdan, ihracattan ve ülkemizin önündeki fırsatlardan sıklıkla söz etmeye başladılar. Türkiye, atacağı adımlarla yeni normalin kurallarını belirleyen ülkelerden biri olabilir. Önümüzdeki dönemde her türlü ekonomik faaliyetin merkezinde “güven” kavramı yer alacak. Yani; güvenli üretim, güvenli ticaret, güvenli turizm gibi alanlara odaklananlar yeni dönemin de kazananları olacak. İşte tam da buradan hareketle, Bakanlık olarak sanayide ülke ve ürün güvenliğini artıracak kritik bir adım attık. Türk Standarları Enstitüsü ile birlikte, normalleşme sürecinde, sanayi tesislerinde alınması gereken önlemlere yönelik bir kılavuz hazırladık. Kılavuz sektörlere göre farklılaşan esnek bir çerçeve çiziyor. Firmalara büyük maliyetler getirmiyoruz. Basit ama etkili tedbirler alınmasını tavsiye ediyoruz. Tedbirleri yerine getiren firmalara, COVID-19 Güvenli Üretim Kalite Belgesi de vereceğiz. Kayseri’deki fabrikaların bu belgeye sahip olması çok önemli. Bu sayede; hem pandemiye karşı dayanıklılığınız artıracak. Hem de iç ve dış pazarlara mal satarken rakiplerinize karşı üstünlük sağlayacaksınız. Kayserinin aklına, zekâsına ve çalışkanlığına her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Korona sonrası dönemde sizlere büyük iş düşüyor. Bakınız küresel tedarik zincirleri yeniden şekillenirken; Çok uluslu şirketler yeni arayışlar içerisinde. Küresel ekonomide yeni üretim merkezleri oluşmaya başlayacak. Bu noktada ülkemizin önünde önemli fırsatlar var. Kayseri de sahip olduğu avantajlarla pek çok yabancı yatırımı çekebilir. Bu noktada sizlerin uluslararası işbirliği imkânlarını zorlamanız gerekiyor. Uluslararası firmalarla ortak iş yapmanın yollarını bulun. Takıldığınız noktada, işinizi kolaylaştıracak her adımda, Bakanlık olarak yanınızda olacağız. Desteklerimiz emrinize amade. Sizlere bir başka tavsiyem de yerlilik oranlarınızı artırmanız yönünde. Kendi kendine yetebiliyorsanız, her türlü dış şoka karşı daha dayanıklı oluyorsunuz. Aslında biz, Milli Teknoloji Hamlesi derken yerlileşme hassasiyetini de odağımıza aldık. Savunma sanayinde gösterdiğimiz başarıyı, sanayinin tamamına yaymak için harekete geçtik. Bu amaçla Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programını tasarladık. Bakın bu program; ülkemizde bugüne kadar yerlileşme alanında uygulanan en benzersiz politika. Alıcı ve satıcıyı aynı anda destekliyor; fikirden ürüne, yani uçtan uca bir teşvik mekanizması getiriyoruz. Makine sektöründe çıktığımız çağrının sonuçlarını yakında açıklayacağız. İnşallah Temmuz ayında da diğer sektörlere yönelik yeni çağrıları ilan edeceğiz. Kayseri sanayicisi bu çağrıları yakından takip etmeli. Tedarik zincirlerinde daha güçlü olmak isteyen ve üretim kabiliyetlerini geliştirmeyi hedefleyen herkese bu programın kapısı açık. Biliyorsunuz; salgınla birlikte çok hızlı bir dijitalleşme sürecine de girdik. Üretimde rekabet gücü kazanmak istiyorsak, dijital teknolojinin imkânlarından en iyi şekilde faydalanmalıyız. Bakanlık olarak; dijital dönüşüm ve yalın üretim alanlarında firmalara yol göstermek için model fabrikalar açıyoruz. Kayseri’de de bir model fabrikamız olacak. Biliyorsunuz bu merkezin inşaatı geçen sene tamamlandı. Danışman firmayla sözleşmeler imzalandı. Bildiğim kadarıyla makine ve ekipmanların montajı tamamlanmak üzere. Gerek Kayseri’den gerekse çevre illerden sanayicileri bu merkeze davet edin. Model fabrikalarda alınan eğitimler, sanayiciye verimlilik ve rekabet artışı olarak dönecek. Biz de bu eğitimleri teşvik etmek üzere, KOSGEB kanalıyla yeni bir program başlattık. Model fabrikalarda eğitim alacak KOBİ’lerin eğitim giderlerinin 70 bin liralık kısmını biz karşılıyoruz. Salgın sonrası dönemde, fark oluşturmak ve rekabetçi olmak isteyen işletmeler çalışanlarına mutlaka bu eğitimleri aldırmalı. Yeni normalde Türkiye ekonomisi, inşallah daha güçlü bir şekilde kaldığı yerden yoluna devam edecek. Kayseri de, altyapısı ve çalışkan sanayicileriyle bizim en önemli paydaşlarımızdan biri olacak."