Sedat Ergin: İdama götürüleceği Adnan Menderes'ten nasıl gizlendi?
Hürriyet yazarı Sedat Ergin, bugünkü köşesinde Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesini yazdı.
MedyaFaresiMedyaFaresi
https://www.medyafaresi.com/assets/site/cs/logo2015.png
Menederes'in hastaneye diye İmralı'ya götürüldüğünü ifade eden Ergin, "Darbeciler, Menderes’i ölüme götürdükleri sırada kendisine açıkça yalan söylemektedirler" diye yazdı.
Sedat Ergin'in "Adnan Menderes'in son günü (1) İdama götürüleceği Menderes’ten nasıl gizlendi?" başlıklı yazısı şu şekilde:
Adnan Menderes, o sabah bir fotoğrafçıyla birlikte Yassıada’daki odasından içeri giren iki subayı karşısında görünce ne hissetmişti? Sabah 07.00 sularıydı. Bir pazar sabahıydı.
Yassıada’daki askeri mahkeme, Demokrat Parti’nin önde gelen şahsiyetlerinin yargılandığı davalarda sanıklar hakkındaki kararlarını, 15’i idam cezası olmak üzere iki gün önce (15 Eylül 1961) açıklamıştı.
Milli Birlik Komitesi (MBK), idam cezalarından yalnızca 4’ünü onaylamış, bu dörtlü grup içinden Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın cezası yaş haddi gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çevrilmişti.
Geriye infaz edilmek üzere üç hükümlü hakkında verilen idam kararları kalmıştı: Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan...
Zorlu ve Polatkan, 16 Eylül 1961 günü sabaha karşı idam edildiler. MBK bu iki infaz konusunda hiç zaman kaybetmemişti.
Ancak Başbakan Menderes hakkındaki idam cezası henüz infaz edilmemişti. Menderes 15 Eylül günü idam kararları açıklandığında da Yassıada Mahkemesi’nde hazır bulunmamıştı. Nedeni, 14 Eylül’ü 15’ine bağlayan gece yarısı odasında gizlice biriktirdiği ilaçları topluca içerek intihara teşebbüs etmiş olmasıydı. Durum fark edilince hemen müdahale edilerek midesi yıkanmıştı. Bu nedenle Yassıada’da kararın açıklandığı duruşmaya da çıkarılamamıştı.
FOTOĞRAF ÇEKECEĞİZ, AİLENİZE GÖNDERMEK İÇİN
17 Eylül 1961 sabahı Menderes’in Yassıada’da alıkonduğu odaya giren subaylardan biri yüzbaşı, diğeri üsteğmen rütbesindeydi. Biri, “Kahvaltı yaparken fotoğraflarınız çekilecek” dedi.
Menderes pijamaları içindeydi. Fotoğrafının çekilmesine rıza göstermedi, “Kıyafetim müsait değil, lütfen çekmeyin” dedi.
Subaylar, fotoğrafın ailesine gönderilmek amacıyla çekileceğini söyleyerek Menderes’i ikna etmeye çalıştılar, “Beyefendi, çocuklarınız sizi özlemişler. Sağlığınızı merak ediyorlar. Hanımınız hasta olduğunuzu biliyor. Ne durumda olduğunuzu merak ediyor. Ona göndereceğiz” dediler.
Yazının devamı için TIKLAYIN