Türkiye yeni bir geleceğe hazırlanıyor

by

Bundan tam 631 yıl önce 28 Haziran 1389 tarihinde Sultan I. Murad önderliğindeki Osmanlı ordusu ile karma haçlı ordusu arasında yapılan 1.Kosova Savaşı’nda Osmanlı Ordusu tarafından ilk defa top kullanması strateji tarihinin en önemli olaylarından biridir.

Savaş meydanında düşman süvarileriyle Osmanlı topçusunun karşı karşıya getirilmesi manevrasını gerçekleştirebilen Osmanlı taktik dehası, bundan sonraki savaşların kazanılmasında çok önemli asimetrik üstünlük elde etti.

Osmanlı topçusuyla düşman süvarilerinin Kosova meydanında karşılaşma anını kaleme alan bir Osmanlı tarihçisi “artık düşmanın insan gücü ile bizim tekniğimiz savaşıyordu” diyerek bu üstünlüğü teyit etti.

Üç gün önce Türkiye’nin ilk “Taarruzi Silahlı İnsansız Hava Aracı” başarıyla test edildi. SİHA ve İHA’larda önemli gelişmeleri başaran ülkemiz, TİHA ile yeni bir aşamaya geçmiş bulunmaktadır.

SİHA’lar ağırlıklı olarak nispeten düşük irtifada kara hedeflerini vurabilirken, TİHA’lar aynı zamanda yüksek irtifada ve aralıksız olarak çok uzun süre uçarak havadaki hedeflere karşı yani düşman savaş uçaklarını ve füzelerini önlemek için de kullanılabilmektedir.

https://img1.aksam.com.tr/imgsdisk/2020/05/27/kkuu-270520201590561151804febbe.jpg

TİHA’lar sadece anavatan üzerinde değil Irak’ta, Suriye’de Ege-Akdeniz-Karadeniz’de hatta Somali ve Libya gibi daha uzak alanlarda Türkiye’nin gözü, kulağı ve gerekirse yumruğu olacaklar. Ve bu operasyonlar pilot kullanmadan Türkiye’den yönetilebilecek.

Artık fiziksel insan gücünden ziyade teknolojimizin mücadele ettiği ve klasik harekat konseptlerinin değiştiği yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız, tıpkı bundan 631 yıl önce ecdadımızın yaptığı gibi. Milletimize hayırlı olsun, emeği geçenlerden Cenabı Mevla Razı olsun.

LİBYA’DA DEĞİŞEN BÖLGESEL DENKLEM

Geçtiğimiz hafta Libya’da darbeci Hafter’e bağlı paralı silahlı güçlerin hızlı bir çekilme içine girdiklerini görüyoruz. Öyle ki Rusya’nın sekiz adet çoğu eski model savaş uçağını Hafter’e hibe etmesine rağmen bu çekilmenin devam ettiğini izliyoruz. Hatta Rusya’ya bağlı çalışan Wagner şirketindeki paralı askerlerin bile Trablus’tan apar topar tahliye edildiklerine şahit olduk.

Artık neredeyse Sirte’ye dayanan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin ilerleyişini durdurabilmenin pek de mümkün olamayacağını herkes anlamış durumda. Bu arada Hafter’in Libya’daki Türk unsurlara yönelik saldırıda bulunacağı tehdidine karşı, Türkiye tarafından gereken tedbirlerin alındığını biliyoruz.

Saldırı durumunda Hafter’in, Esed’den daha ağır bir akıbete uğraması son derece muhtemel. Dolayısıyla sahadaki taktik mücadelenin politik dengeyi belirleyeceğini ve bu sürecin temel aktörünün de Türkiye olduğunu öngörebiliriz.

Bu politik dengenin oluşumunda Rusya’nın ani gelişen olaylara karşı proaktif davranma ve NATO’ya denge sağlama maksatlı Akdeniz’deki Suriye, GKRY, Mısır, Libya gibi yerlerde üs kurmak istemesi ve Libya üzerinde etkili olabilecek ülkelerin birbirleriyle rekabetlerini de dikkate almak gerekir.

Arka planda makro uluslararası siyasetin Libya özelindeki ibresinin son dönemlerde giderek Türkiye’den yana ağırlıklı kazandığını söyleyebiliriz.

https://img1.aksam.com.tr/imgsdisk/2020/05/27/kk-270520201590560992e86136f4.jpg

ABD VE İRAN İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ

ABD’nin Suriye’nin güneyinde Irak sınırına yakın bir noktada bulunan El-Tanf’taki askeri üssüne ilave olarak civarda beş adet yeni üs açmış olduğuna dair alınan bilgiler İran merkezli krizi yeniden gündeme taşıyor.

ABD, nihai hedefi Çin olan İran’a yönelik operasyonel amaçlarından vazgeçmiş değil. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra İran’ın beklendiği gibi bir tepki verememesi, yeni krizlerin de habercisi niteliğinde.

Önümüzdeki dönemde özellikle ABD’deki başkanlık seçimleri ve İsrail’deki iç ve dış gelişmelere göre İran krizinin şekilleneceği söylenebilir. Burada özellikle PKK/PYD’ye biçilen rol Türkiye’yi yakınen ilgilendirdiği için Irak ve Suriye örneklerinden sonra gelişmelerin seyrine göre Türkiye’nin proaktif davranması ve ülkemiz aleyhine gelişebilecek olayların önüne önceden geçilmesi son derece önemli.

https://img1.aksam.com.tr/imgsdisk/2020/05/27/ii-270520201590560999dd10e1ca.jpg

GÜVENLİK BİRİMLERİMİZ TERÖR ÖRGÜTLERİNE GEREKLİ CEVABI VERMEKTE

Milli Savunma Bakanlığınca yapılan açıklamada 01 Ocak’tan bu yana Irak ve Suriye alanında 1458 teröristin etkisiz hale getirildiği ifade edildi.

Dünyada hiçbir terör örgütü beş ayda kaybettiği bu kadar çok teröristin yerine yenilerini koyamaz. Zaten PKK’ya katılım neredeyse sıfır düzeyinde. O zaman Van’daki saldırı ile Diyarbakır’da saldırı hazırlığındayken yakalanan teröristler ne anlama geliyor? Günümüzde PKK’nın bir örgüt aklıyla hareket ettiğini kimse söyleyemez.

Sosyal yardım götüren insanları şehit etmeyi hiçbir örgüt ideolojik teorisi içinde açıklayamaz. Bayram günü patlayıcılarla pek çok yerde ve muhtemelen eş zamanlı olarak noktasal suikast tarzı eylemler yapmayı da hiçbir terör örgütü kendi felsefi doktrini içerisinde açıklayamaz.

O yüzden PKK aklı ve ideolojisi olmayan tetikçi bir örgüttür. PKK/PYD ile ilgili okumaları bu terör örgütü üzerinden değil Türkiye’yi dizayn etmek isteyen ve bu örgütü kullanan emperyalist üst akıl üzerinden okumak gerekir. Terör dış güçler tarafından fırsat bulabildikleri alanlarda ülkemize karşı kullanılmak istenen sinsi bir araçtır.

https://img1.aksam.com.tr/imgsdisk/2020/05/27/pp-2705202015905609922ffa5f2c.jpg

Irak-Suriye-Akdeniz-Afrika hattında Türkiye’yi durdurmak isteyenler, Avrupa ve Kafkasya-Çin hattında ülkemizin etkisini sınırlandırma niyetinde olanlar hala bıkmadan usanmadan aklı olmayan bu tetikçi örgütçükleri kullanma niyetindeler.

İstihbaratımızı tebrik ediyoruz. Güvenlik güçlerimiz bunlara içeride ve dışarıda gereken cevabı vermekteler.

Son olarak ülkemizde pandeminin ağustos ayında sıfıra yaklaşması bekleniyor.

Aşı çalışmalarında umut veren gelişmeler var.

Yeni kontrollü hayatımız içinde sağlıkla kalın, sağlıcakla kalın ve evde kalın Türkiye’m.

Dr. Eray Güçlüer

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi