Hava kirliliğindeki azalma sürdürebilir mi?
Covid-19 pandemi sürecinde yaşanan sokağa çıkma yasakları, evde kal uyarıları sonucu pek çok metropolde hava kirliliğinin azaldığı gözlemleniyor. NewYork’dan Hong Kong’a Paris’den İstanbul’a kadar pek çok ünlü kentin havasının temizlendiği salgın süreci ardından yeni normal yaşama dönüldüğünde kirlilik tekrar eski hâli alabilir. Kim bilir belki de artık fosil yakıtla çalışan arabalarımıza hoşça kal diyerek temiz havaya katkı sağlamaya devam etme zamanı gelmiştir.
İstanbul’dan görünen Uludağ görüntüsü hepimizi temiz bir hava ve çevre konusunda umutlandırdı. Gerek kendi sağlığımız gerekse gelecek nesiller için temiz hava ve çevre çok önemli. Ancak endüstrinin belirli bölgelerde yoğunlaşması, arabalarda fosil yakıt kullanımı, hatta bazı kentlerdeki kömür gibi yakıtlarla ısınma yöntemleri hâlâ hava kirliliğini artıran sebeplerin başında geliyor.
Konvansiyonel bir aracı ele aldığımızda sürüş hızına ve şekline bağlı olmakla birlikte arabaya koyduğunuz yakıttan elde edilen enerjinin sadece %12 ila %30'u onu hareket ettirmek için kullanılıyor. Geriye kalan enerji ise ısı olarak çevreye yayılıyor. Bir başka deyişle, vergiler hariç arabanıza koyduğunuz 100 TL’lik yakıtın yaklaşık 30 TL’lik kısmı tekerlekleri döndürüyor geri kalan ise havayı ısıtıyor. Oysa elektrikli arabalar her ne kadar şu an benzinli araçlar kadar yaygın değilse de aldığı enerjinin daha fazla kısmını arabayı hareket ettirmek için kullanıyor ve kötü gazlarla çevreyi kirletmiyor.
Elektrikli araçlar gün geçtikçe daha fazla gelişiyor ve yaygınlaşıyor. Avrupa’da Hollanda, İzlanda gibi ülkeler 2030’a kadar eski arabaların üretimden ve kullanımdan kaldırılmasını hedefliyor. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA) verilerine göre ABD’de 2030 yılına kadar aralarında ulaşımla ilgili düzenlemelerin de yer aldığı birtakım değişiklikler yapılması hâlinde 40 bin erken ölüm ve 34 bin hastaneye yatışın engellenebileceği düşünülüyor.
Belki de evden çalışma sisteminin yaygınlaşması ve ilerleyen pil teknolojisi hepimizi bir an önce temiz havaya kavuşturur. Bu süreçte elektriği yine fosil yakıtlardan üreten santrallere bağımlılık devam ederse süreç yavaş olabilir. Yine de iklim değişikliğinin getirisi doğal afetler ve hastalıklar düşünüldüğünde, ne kadar temiz enerji o kadar iyi sonucuna ulaşıyoruz. Temiz enerjinin sadece üretilmesi de yetmiyor. İşlevsel olarak farklı sektörlerde kullanılabilir olması da önemli. Sadece ulaşımda kullanılan araçlar değil tüm sektörleri ve hatta konutları içeren bir çevre farkındalığı oluşturmak gerekiyor.