Darbenin bileşenleri

Evet, öncelikle, Türkiye’de tam altmış sene önce herkes için netleşen bir zihniyetin icraatıdır darbe.

O tarih, “halka rağmen halk için” zihniyetinin Demokratları iktidardan devirmesinin adıdır.

Ama ondan önce ve ondan sonra, 1925’te ve 1930’da ve sonrasında ve öncesinde… iktidar olmaya çalışan Demokratları iktidardan uzak tutabilmek için yapılan her tür entrikanın da soyadıdır aslında.

Yani bu ikisi aynı soydan gelir.

“Darbe taraftarlığı eşittir demokrasi karşıtlığı”dır ya. Dolayısıyla “demokrasi düşmanlığı eşittir darbe taraftarlığı”dır aynı zamanda.

Yoksa bizde darbe, Afrika’nın Muz Cumhuriyetleri’nde olduğu gibi, bir darbecinin diğerini devirmesinin adı değildir. Bir subayın sıralı amirine isyan edip yerine geçmeye çalışmasının da adı değildir.

Zaten “darbeyle gelenin darbeyle gitmesi” değildir mesele olması gereken.

Demokrasiyle gelenin darbeyle gitmemesini sağlamak gerekir. Demek demokrasiyle gelenin demokrasiyle gitmesini sağlamak da gerekir.

Darbeyi bileşenlerinden bağımsız olarak anlamaya çalışanlar, yukarıdaki birinci tür darbeyi görür, ama ikinci türünü daima ıskalar. Dolayısıyla gerçek bir darbe karşıtlığı gelişmez.

Sarayda padişah zavallıdır. Hep arkasını kollar.

Saray elitleri ise hep yaşar. Zira onlar “kral öldü, yaşasın yeni kral” nakaratını genetik olarak ezbere bilir.

İktidarı saraya hapsetmek bir darbe başarısıdır. Demokrasi ise milletin iktidarı saraydan çıkarıp kendi Meclisine vermesi demektir.

Sadece hürriyet ile. Ve hürriyet insaniyettir.