Evvelâ kendimize dikkat çekmek

Her insanın kendine göre hedefleri, hayatın her sahfasında vardır.

by

Bu hedeflerin dünya için olanlarını geçersek, geriye uhrevî ve kudsî hedefler ve idealler kalır.

Maalesef kolay gibi de gözükse insan için bu ahirete dair, ahirette meyve verecek hedefler ve bunları tutturabilmek için yapılacak çalışmalar, fiiller zordur. Çünkü neticeler hemen gözükmediği için, şeytan ve nefis insanı ümidsizlik girdabında boğmaya çalışıyor.

İnsanın kendi emelleri ve fiilleri söz konusu iken ve kendi ebedî hayatı için yapılacaklar düşünülmesi lâzım gelirken; inançsızlık ve iman zaafiyeti nazarları afakî âleme ve başkalarına çevirerek insanı vartalara düşürüyor.

İnsan, Allah’tan şekva edemez. Hiçbir vecihle buna hakkı yoktur. Belki nefis ve şeytanını, günahlarla dolu hallerini Allah’a şekva ederek, O’na sığınmak ve O’ndan medet beklemekle yine O’nun avn ü inayetine sığınabilir.

Yalan dünya, yalan diyorlar ya bir bakıma ahiret nazarıyla haklılar. Çünkü gayesi dünya hayatı olarak hangi fiil varsa insanoğlunun başına belâdır. İnsanın kendi eliyle ve kendi isteğiyle bu halleri istemesi ve irtikâp etmesi ise “akıllı insan” için enteresandır.

Bu dünya hayatını yüzünü ahirete çevirerek Allah yolunda kolaylaştırmak ve yine Allah’a müteveccih olarak muvaffak olmak mümkündür.

Yeter ki insan nefsini ve şeytanını dinlemesin. Görülecektir ki baki âleme bakan her bir amelin, fiilin, işin ve niyetin de kendine göre bu dünyada dahi, lezzetleri ve mükâfatları görülecektir.

Niyeti Allah için ahiret olanı, Allah bu dünyada da muvaffak eder. Allah için kudsî Kur’ân, iman, İslâmiyet ve Risale-i Nur hizmetlerin de ehl-i imanın imanlarının muhafazası ve kurtulmaları yolunda çalışanların, koşturanların; hem dünyalarını hem ahiretlerini Cenab-ı Erhamürrahimin inşaallah mamur eder, nurlandırır. Yeter ki halis bir ihlâs ve sadâkatle, şevk, aşk ve ümidle O’nun yolunda bir gayret ve isteğin içinde bulunulsun.

Kendini Kur’ân, iman hizmetine adapte edemeyenler, kendi istek ve elleriyle başkalarının malayani ve boş, zararlı, faydasız işlerine alâka duyarlar ve o işlerin merakaver tavırlarıyla kaybolup giderler.

Hatta ehl-i iman, ehl-i hizmet bir kardeşini çekiştirmeyi, tenkit etmeyi ve ona hakaret etmeyi; yani menfiliği, küfür etmeyi bile hizmet sayanlar var. Gafur-u Rahim Rabbimiz Nur Talebelerini bu çeşit libasları giymekten, bu tarz hallere düşmekten muhafaza etsin ve düşenleri de kurtarsın inşaallah.