Ramazan da Bayram da bitti, sıra tatile mi geldi?
by Fatma ÇELİKBayramın son gününe gelmişken, bugünden sonra yasaklardan pek çoğunun geride kalacağı, normal düzene daha yakın bir sürece gireceğimizi söylemek mümkün. En azından her şeyin beklenildiği gibi gitmesi ihtimalinde normalleşme takviminin gösterdiği düzen bu.
Önümüzdeki hafta mayıs ayının bitmesi ve yaz mevsiminin başlamasıyla gündem "koronalı günlerde tatil nasıl olacak?" sorusuna yönelmiş durumda. Hiç şüphesiz ki, tüm ülkelerde, yabancı turist sayısında azalma görülecek.
Örneğin Yunanistan, Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının yüzde 20'sini karşılayan turizmde bu sezonun yarısını kurtarma peşinde. Geçen yıl 34 milyon yabancı turistle 20 milyar euro gelir sağlayan Yunanistan'da, bu yıl yabancı turist sayısının 3 milyona düşeceğini tahmin ediliyor.
Tüm ülkelerde durumlar benzer olunca da ülkenin coğrafi koşullarına veya ekonomik durumuna göre farklı stratejiler belirleniyor:
Finlandiya, umudunu yerli turizme bağlamış, gençleri doğa turizmine yönlendirecek cazibeler bulma peşinde. Malta, izole bir ada ülkesi olmanın avantajlarını kullanarak sınırları erken dönemde açmamayı planlıyor. İngiltere'de Sağlık Bakanı'nın uyarısı, bu yıl yurtdışı tatili yapmamak yönünde iken, İtalya sınırlarını en erken açanlardan. 3 Haziran'da yurtdışı uçuşları İtalya'da başlıyor.
Peki, Türkiye'de durum nasıl? Tatile gidebilecek miyiz?
İki aydır işini kapatmak zorunda kalmış veya işinden maddi olarak gereken verimi alamamış pek çokları için bu sorunun manasız olduğunu biliyorum. “Market giderimizi zor karşılıyoruz, kaygılarımız büyük, tatil mi diyorsunuz bana” diyenlerinizi duyabiliyorum. Hatta “senelerdir tatil mi yapabildik ki bu dönemde yapabilelim” diyenlerinizi de…
Ancak AVM’lerin, kuaförlerin, Pazar yerlerinin açıldığı şu günlerde, pek tabi pandemiden en fazla etkilenen sektörlerden biri olan turizm sektörü de artık haklı isyanda.
Belki büyük, beş yıldızlı otellere karşı daha kayıtsız kalabiliriz ancak yıl boyunca geçimini, yaz sezonunda kazandığı kadarıyla sürdüren butik otellerin, pansiyonların veya takı, şapka, dondurma vs. satan yazlık yer esnafının da serzenişine kayıtsız kalmak imkânsız.
AB Komisyonu'nun üye devletlere tavsiyesi, belli şartlar dahilinde birlik içi turizmi canlandırmaları yönünde. Türkiye'nin de şimdilik planı 15 Haziran'da yurt dışı uçuşlarını açmak.
Öncelikle “oteller, plajlar açılsa da kimse gitmez” diyenleriniz varsa, yanıldığınızı söyleyebilirim. Bir online seyahat platformunun 6 bin kişi ile gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre;
Bu yıl tatile gitmeyeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 41 iken, gideceğini söyleyenlerin oranı yüzde 59.
(İşin ilginci tüm ülkelerde durum hemen hemen aynı. Belki tehlikenin azaldığını düşünmeleri belki de evde bunalmış olmaları insanları hayli tatile yöneltmiş.
Hatta Almanya'da nisan ayında yapılan bir ankette katılımcıların yüzde 16'sı tatile gitmeye , yüzde 42'si ise gitmemeye kararlı iken; yeni yapılan ankette katılımcıların yüzde 50'sinin tatillerini planladığı görülüyor.)
Türkiye'de de tatil planları katılımcıların yüzde 84'ünün tercihine göre yurt içi için yapılıyor gibi duruyor.
Tesisin yüzde 50 doluluk oranıyla misafir kabul etmesi ve odaların en az 24 saat boş bırakılması, tatile gitmeyi planlayanların öncelikli önemsediği hususlar olarak göze çarpıyor.
Bununla birlikte, bu yıl tatil alışkanlıkları da değişme gösterecek gibi. Özellikle kiralık müstakil ev, karavan, tekne gibi seçeneklere yöneliş oldukça fazla. Tabi bu da pek çok otel ve plaj işletmecisinin ayakta kalamamasına neden olacak.
Tüm bunlar ise akıllara pek çok soruyu getiriyor:
- Turizmden geçinen şirketlere maddi yardım yapılacak mı?
- Su yoluyla virüsün bulaştığına dair kanıt henüz olmasa da mutasyonla bu ihtimal doğabilir mi?
- Otelde bir kişide corona tespit edilmesi halinde, ne yapılacak? Tüm otel karantinaya mı alınacak?
- Tüm otelin karantinaya alınması halinde, karantinada otelde tutulan ancak doğal olarak otelin imkanlarından faydalanan kişilerden ücret alınacak mı? Bu giderler otellerce mi karşılanacak?
- Karantina ihtimalinde, otellerin tüm misafirlerini ücret almadan barındırması, corona tespit edilen kişilerin otellerce gizlenmesine ve sessizce yalnızca ilgili kişinin otelden çıkarılmasına neden olamaz mı? Bu da diğer misafirler için tehlike oluşturmaz mı?
- Ya da belkiden her şeyden önce sorulması gereken, şehir içinde bile güneşin etkisi korona tehlikesini unuttururken; belirlenecek sosyal mesafe ve hijyen kurallarına deniz, kum ve güneşin etkisiyle gevşeyen insanlar ne kadar riayet edecek?