DİSK'te bu kez değişim olacak mı
Real direnişçisi Kader İpek Altınbulak, DİSK Genel Başkanlığı’na adaylığını açıkladı.
16. DİSK Genel Kurulu Haliç Kongre Merkezinde başladı. Kongreye, DİSK’e bağlı sendika yöneticilerin yanı sıra, 45 ülkeden sendika temsilcileri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekilleri, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Türk-İş İstanbul Bölge Başkanı Adnan Uyar katıldı.
“2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiye’si” sloganıyla yapılan genel kurul DİSK Çok Sesli Korosunun dinletisiyle başladı. Daha sonra DİSK’in tarihini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Coşkulu geçen kongrede sık sık “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.
DİSK BAŞKANLIĞI'NA ADAY OLDU
Real direnişçisi Kader İpek Altınbulak, DİSK Genel Başkanlığı’na adaylığını açıkladı. Nakliyat-İş Sendikası, DİSK’in 53’ncü kuruluş yıldönümü nedeniyle Kozyatağı’nda Metro AG önünde dün basın açıklamasında bulunurken, Real Market Direnişinin kadın öncülerinden, Nakliyat-İş Sendikası üyesi Kader İpek Altunbulak da DİSK Genel Başkanlığına adaylığını direniş alanında açıkladı.
DİSK’in adını, tarihini, ilkelerini, mücadele geleneğini, daha ileriye taşımak için aday olduğunu belirten Kader İpek Altınbulak şunları kaydetti:
"TEZ KOOP-İŞ SAHİP ÇIKMADI"
“İşçiliğe meslek lisesi kimya bölümünü bitirdikten sonra bir kimya fabrikasında başladım. Daha sonra Real Hipermarketler’in Kartal Mağazası’nda işe başladım. 17 yıl bu mağazada çalıştım. Mağazada Türk-İş’e bağlı Tez Koop-İş Sendikası’nı örgütleyen öncü işçilerdenim.
Real Marketler, Metro A.G. tarafından 2014 yılında Beğendik’e satıldı ve 2017 yılının temmuz ayında iflas etti. Bizler hem işsiz kaldık, hem tazminatlarımızı alamadık. Üyesi bulunduğumuz Tez Koop-İş Sendikası bizlere hiçbir koşulda sahip çıkmadı. Hukuki yardım dahi yapmadı. Arkadaşlarımız kendi olanaklarıyla avukata vekalet verdi. Bu dönemde bazı arkadaşlarımız DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikası ile toplantılar yaptı. Nakliyat-İş’te, ‘Tez Koop-İş Sendikası size sahip çıkmaz ise kendilerinin bizlere sahip çıkacağını’ belirtmiştir.
DİSK YÖNETİMİ ÜÇ MAYMUNU OYNADI
DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası, yasal olarak 1475 Sayılı Yasanın 14. Maddesine yargı ve bilimsel görüşe göre Metro A.G. tazminatlarımızdan sorumlu olmasına rağmen, ‘Metro A.G. sorumlu değildir’ diye işveren isteği ile açıklamalar yaptı. Bu 30 aylık sürede DİSK yönetimi direnişimize karşı 3 maymunu oynadı. Bu 30 aylık direniş benim için okul oldu. Ben artık kimin gerçek anlamda işçi sınıfı için mücadele ettiğini, kimlerin bu davada yaşamlarını ortaya koyduğunu, sarı sendikacılığı, işçi sınıfına ihaneti, işçi sınıfının düşmanlarını, sınıf dayanışmasını gördüm. İşçi sınıfının örgütlü olduğunda neler yapabileceğini gördüm. Bizim direnişimizi görmezden gelen DİSK Yönetimi, Başkanı, Genel-İş ve Güvenlik-Sen Temsilcilerini işten atan Ataşehir Belediye Başkanı ile kafe açılışına gitti.
"MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK"
30 aylık direnişimizle tazminatlarımızın bir kısmını aldık. Direnişimiz devam ediyor. Parababalarına işçi düşmanlığına ve sarı sendikacılığa karşı mücadelemiz her alanda devam ediyor, edecek. Sendikamız Nakliyat-İş’in öncülüğünde TÜVTÜRK Muğla Şanlıurfa, Kütahya, Karabük, Kastamonu, Real, Makro, Uzel Makine direnişleri devam ediyor. Bu süre içerisinde yine direniş mücadele okulundan öğrendiğim, gerçek anlamda DİSK’in adına, tarihine, ilkelerine, geleneklerine sahip çıkan sendika üyesi de bulunduğum Nakliyat-İş Sendikası’dır.
Her türlü zorluğa, gözaltılara, açılan ceza ve tazminat davalarına karşın parababaları düzenine ciğeri beş para etmez sarı sendikalara teslim olmadık, olmayacağız.
"DAHA DA İLERİYE TAŞIMAK İÇİN"
30 aydan beri direnen bir kadın işçi olarak, DİSK’in Adına, tarihine, ilkelerine, geleneklerine sahip çıkmak, parababalarının işçi düşmanlığına ve sarı sendikacılığa karşı mücadeleyi örgütleyip daha da ileriye taşımak için;
Kemal Türkler, Abdullah Baştürk, Kenan Budak, İsmet Demir, Necmettin Giritlioğlu, Recep Vurmuş’un mücadelelerine, Dünya Sendikalar Federasyonu’nun (DSF) ilkelerine, enternasyonal mücadeleye sahip çıkmak için DİSK Genel Başkanlığı’na adayım.”
"BU CEBERUT ANLAYIŞA KARŞI DİRENMEMİZ GEREKİYOR"
İlk konuşmayı yapan DİSK Genel Sekreteri Cafer Konca, “İşçilerin kazanımlarının yok edildiği, açlığın arttığı, adalet mekanizmalarının tıkandığı bir süreçle karşı karşıyayız. Bu ceberut anlayışa karşı direnmemiz gerekiyor. Demokrasi, barış ve insanlık için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan Türkiye işçi sınıfı ve onun müttefikleridir” dedi.
"ÇELİŞKİ DAHA DA BELİRGİNLEŞTİ"
Kapitalist sistemin tarihin en derin krizlerinden birini yaşadığını belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Emekle sermaye arasındaki çelişki her zamankinden daha belirgin. Savaşların arttığı, göçmenliğin bir insanlık krizi haline geldiği zamanda yaşıyoruz. Ekolojik felaketler yer küreyi yok etmek üzere. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, doğal gaz faturasının 350 liradan daha az gelmediği bir ülkede yaşıyoruz. Eşitsizlik, sömürü ve ayrımcılığın arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Tek adamın 80 milyonun kaderine hükmetmeye çalıştığı ülkemizde emeğimize, memleketimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için toplandık. Başka alternatif yok diyenlere karşı toplandık” dedi.
SORUNLAR GİDEREK ARTIYOR
İşçi sınıfının haklarını alamadığı bir ülkede eşitlikten ve demokrasiden söz edilemeyeceğini dile getiren Çerkezoğlu, şöyle devam etti:
“Eşitlik, özgürlük, adalet gibi toplumsal koşulları yaratacak olan işçi sınıfıdır. Bugün sadece gurur duyduğumuz geçmişimizle yetinmek için değil ileri adımlar atmak için buradayız. Tüm sendikalarımız, bütün DİSK’liler olarak emeğin Türkiye’si derken ortak akıl ve iradeyle buradayız. 40 yıl önce neoliberalizm eğer haklarınızdan, iş güvencesinden vazgeçerseniz kamusal hizmetler özelleştirilirse ülke kalkınacak sizlerin yaşam koşulları büyüyecek dedi. Ama sonu hiç böyle olmadı. Devlet haklarımızı engellemek üzere devasa bir aygıt haline dönüşmüş durumda. Geçmediğimiz köprüler gitmediğimiz hastaneler için bir avuç sermayedara para ödüyoruz. Her 4 gençten biri her 3 kadından biri işsiz. İşsizlik artık geleceği tehdit eder durumda. İşsizlik Fonu işveren fonuna dönüştü. Dünyanın en adaletsiz vergi sistemi Türkiye’de. Her gün 5 arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Çalışma saatlerimiz giderek daha fazla uzuyor. Sendikalı olmak işten çıkarılmak demek. Toplu sözleşme hakkımız yüzde 7’lerle sınırlı, grev hakkımız fiilen yasaklanmış durumda. Sokakta mahkemede hak aramak imkansız hale geliyor. Bu yasakları övüne övüne anlatan bir tek adam tarafından yönetiliyoruz. Ülkeyi yönetenler kendi yarattıkları bu krizin ücretleri düşürerek, kazanılmış hakları gasbederek bizlere yüklemeye çalışıyor. Tarımı, üretimi bitireceksiniz, ülkeyi bu hale getireceksiniz, emeklilik hakkımızı gasbedip emekliyi yük EYT’liyi düşman ilan edeceksiniz. Öyle yağma yok. Bu yağma düzeninde göz konulan sadece işçinin hakkı değil, doğamız, kentlerimiz, tarihimizdir.”
KORUNACAK DEĞİL KURULACAK BİR DEMOKRASİ
“Halkın iradesine kayyumlar atanan, siyasi parti temscilerinin gazetecilerin hapiste olduğu ülkede bugün sınıf mücadelesi ve demokrasi mücadelesi vermeye devam ediyoruz” diyen Çerkezoğlu şöyle devam etti:
“Demokrasi olmadan emeğin hakları olmaz, emeğin hakları olmadan demokrasi olmaz. Bizler ekmek mücadelesinin bir parçası olarak demokrasi mücadelesi yürütürken korunacak bir demokrasiden değil kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz. Bu baskıları ortadan kaldıracak olan işçi sınıfıdır. Bunun için ilk görevimiz örgütlenmektir. Kadın ve genç işçileri mücadelenin ön safhasına katmak, mülteci işçileri örgütlemektir. İnsanca yaşayabilmek için, geleceğe umutla bakabilmek için yeniden kuruluşa ihtiyacımızı var. Sömürüye karşı emeğin haklarını korumak için, insan onuruna yaraşır bir ücret, kamusal sosyal güvenlik, bütün güvencesiz çalışma biçiminin ortadan kaldırmak, kadınların bulunduğu her alanda eşitsizliği ortadan kaldırmak için, Kürt sorunun çözümü için, laiklik için, yani emeğin Türkiyesi için omuz omuza yürüyeceğiz.”
ÜLKEDE UMUTSUZLUK VE MUTSUZLUK YAŞANIYOR
“21. yüzyılın en önemli meselelerinden biri emek dünyasının hakkı” diyen İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu şunları söyledi:
“Bu ülkede huzurlu yaşamanın formülü işçilerimizin emeğinin karşılığını alabilmesi. Bunu sağladığımızda gerisi kolay bir süreç ama ne yazık ki ülkemizde bu manada umutsuzluk ve mutsuzluk yaşıyoruz. Korkunç bir işsizlikle karşı karşıyayız. Dış güç gibi teorilere ihtiyaç yok. Her kesimden insanın bir iş bulma mücadelesiyle karşı karşıyayız. Çalışanlar bile işsizlikle tehdidiyle karşı karşıyaysa bu genel kurulun ortak akılla bir mücadeleyi oluşturma gibi bir görevi ortaya çıkıyor. Elbette demokrasinin, özgürlüğün kavramlarının da karşılık bulduğu bir genel kurul olmasını diliyorum. Eğer DİSK’e hak ettiği değeri vermezsek, Türkiye’nin ekonomik, siyasal tarihini anlayamayız. Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmazsak, sendikal hakları sağlamazsak geleceğe de güvenle yürüyemeyeceğinin farkında olmalıyız. DİSK ve diğer işçi örgütleriyle ortak hareket etmek isteyen bir belediye başkanıyım.”
DİSK ONUR ÖDÜLLERİ VERİLDİ
Kongrede emeğin ve halkın çıkarına bilim üreten Korkut Borotav’a, eski kuşak DİSK’liler adına Nurettin Çavdarlıgil’e emeğin barışın akademisyenleri adına Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu’na, sınıf hareketinin hukukçuları adına Alp Selek’e, İstanbul Barosu Eski Başkanı Turgut Kazan’a, DİSK hukukçularını temsilen Ercüment Tahiroğlu’na DİSK Onur Ödülleri verildi. Kongreye katılamayan Borotav mesaj yolladı.
Odatv.com
Tweet
1,973 Bu habere tepkiniz: