https://odatv.com/images/2020_02/2020_02_14/dini-yardimlar-surekli-dusuyor-14022026_m2.jpg?v=1581668746

Hayırseverlik raporu çıktı... Dini yardımlar sürekli düşüyor

Dini saiklerle ilgili yardımlar toplam yardımlar içinde önemini korusa da, 2004’ten bu yana bu tür yardımlarda sürekli bir düşüş söz konusu. Örneğin, Ramazan Bayramı’nda fitre verenlerin oranı 2004’te %79’dan 2019’da %58’e gerilemiş.

TÜSEV 2019 Hayırseverlik Raporu: Dini saiklerle yapılan yardımlar, 2004'ten beri sürekli düşüyor

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı'nın (TÜSEV) 2004 senesinden beri Türkiye’de bireysel bağışçılık konusuna dair güncel verileri derlediği “Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Raporu”nun 2019 yılı araştırmasının sonuçları perşembe günü yayımlandı.

Türkiye’nin 67 ilinde toplam 2 bin 502 kişinin katılımıyla gerçekleşen araştırma, ihtiyaç sahiplerine doğrudan yapılan yardımlar, sivil toplum kuruluşlarına yapılan bağışlar ve faaliyetlere katılım ile bağış yapma motivasyonları gibi alanlarda güncel bilgi ve veri sağlıyor.

TÜSEV’in karnesine göre Türkiye’de sene içinde yapılan tüm bireysel yardım ve bağışların kişi başı toplam değeri yaklaşık 303 TL olup bu rakam, yıllara göre reel anlamda bir azalmaya işaret ediyor.

Euronews’den Menekşe Tokyay’ın haberine göre; Türkiye’de bir yıl içinde yapılan tüm bireysel yardım ve bağışların toplamının 17,6 milyar TL olduğu tahmin edilirken, söz konusu rakam, Türkiye’nin 2018 yılı gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 0,5’ine karşılık geliyor.

KİŞİ BAŞI DÜŞEN YARDIM MİKTARI AZALDI

Türkiye’de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplam kişi başı yaklaşık değerinin 262,7 TL’si doğrudan yardım ile akrabalara, komşulara, diğer kişilere, dilencilere, fitre, zekât şeklinde yapılırken 40,2 TL’si sivil toplum kuruluşlarına yapılıyor. Söz konusu miktar 2015 yılında 26,7 TL düzeyindeydi.

Dolayısıyla yardımlar düzensiz ve doğrudan yardım şeklinde tercih ediliyor, kurumsal aracı tercih edilmemesinde ise kuruluşlara duyulan güven eksikliği ve yardım miktarının küçük olması önemli rol oynuyor. Genel olarak akrabalara yapılan yardımların miktarı ise, diğer gruplara göre daha yüksek seyrediyor.

DİNİ SAİKLERLE İLGİLİ YARDIMLAR AZALDI

Öte yandan, dini saiklerle ilgili yardımlar toplam yardımlar içinde önemini korusa da, 2004’ten bu yana bu tür yardımlarda sürekli bir düşüş söz konusu. Örneğin, Ramazan Bayramı’nda fitre verenlerin oranı 2004’te %79’dan 2019’da %58’e gerilemiş.

TÜSEV raporuna göre son 12 ayda yapılan bağışlar ise, ağırlıklı olarak nakit yardım şeklinde kendini gösteriyor. Onu, mağazalardaki bağış kutularına yardım yapılması izliyor.

Bireyler, yaptıkları bağışın nasıl harcanacağı konusunda kuruma güven duyduklarında bağış yapıyorlar ve katılımcıların yüzde 52’si STK’lar şeffaf olduğunda bağış yapıyorlar. Dolayısıyla kişileri bağış yapmaktan alıkoyan, kuruluşlara yapılan bağışın amacına uygun kullanılmayacağı yönündeki kaygı.

Toplam yardımlar içinde dilencilere yapılan yardımlar 2004’ten bu yana önemini korurken, her 10 vatandaştan 4’ü dilencilere para veriyor ve bunda dini inançlar ve acıma duyguları baskın. Rapora göre, vatandaşların önemli bir kısmı, dilencilerin durumu konusunda devleti veya başkalarını sorumlu görmüyor; bu durumu tembellik ve kadere bağlıyor.

Rapor, yoksullara yardımın bağışçılar tarafından “tüm vatandaşların” ve “sivil toplum kuruluşlarının” görevi olarak görüldüğünü kaydederken, yoksullukla mücadelede sivil toplum kuruluşlarına artan bir rol atfediliyor.

"ADIM ADIM" YARDIMSEVERLİK KOŞULARI

Adım Adım ve Açık Açık adlı iki sosyal girişimin kurucusu İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim üyesi ve sosyal girişimci Dr. Itır Erhart ise, yardımseverlik koşusu olarak 12 yıl önce başlattığı Adım Adım oluşumunun ilk koşuda 72.000 TL bağış toplarken bugün toplamda 655.864 bağışçısıyla her bir koşudan yaklaşık 15 milyon liralık bağış rakamına ulaştıklarını ve bu zamana değin 70,6 milyon TL bağış topladıklarını kaydediyor.

Erhart, euronews Türkçe’ye verdiği demeçte “işin sırrını” şu şekilde ifade ediyor:

“Hesap verebilir olmak son derece önemli. Ayrıca bireysel bağışçılara videolarla, görsellerle hitap etmek gerekiyor. Görünür olmak lazım. Çok iyi işler yapmak yeterli değil, bunları halka da iletmek gerekiyor.”

Erhart’ın kurucusu olduğu Açık Açık platformu üzerinden kişinin dernek veya vakıflara yaptığı geçmiş bağışlar takip edilebiliyor, beğenilen dernek ve vakıfların projelerinin etkileri ve sonuçları hakkında bilgi alınabiliyor. Platform’da bağış almak isteyen kurumların karşılamaları gereken kriterler arasında oldukça ayrıntılı bir Bağışçı Hakları Beyannamesi de bulunuyor.

Erhart, bağış toplama sürecine ilk başladıklarında insanlarda genel bir güvensizliğin hakim olduğunu, bağışın ne kadarının projeye, ne kadarının idari masraflara gittiğini bilmek istediklerini kaydediyor:

“Biz de güveni nasıl inşa ederiz diye düşünmeye başladık. Çalışacağımız STK’lardan finansal raporlarını websitelerinde açık bir şekilde paylaşmalarını istedik. Yıllar içinde bağış toplanan STK’ların sayıları da tekil bağışçılar da oldukça artınca online bir platform kurduk.”

Adım Adım koşularının destekçileri genellikle büyük şehirlerden, ağırlıklı olarak da İstanbul’dan geliyor. TÜSEV raporunda Türkiye geneli yansıtıldığı için bu kümelenmenin görülememesi, Erhart’ın getirdiği kritik eleştirilerden biri.

Erhart, “Bizim büyük şehirlerdeki bağışçı sayımız ve miktardaki artış, bu dönüşüm rapora yansımıyor” diyor.

Bağışların kurumlardan önce aile-içi ve yakın çevrede yapılmasını ise Erhart şu şekilde açıklıyor: “İnsanlar anne babalarına yardım yapınca gözleriyle görüyorlar. Ancak aynı rakamı sivil toplum üzerinden verdiklerinde bu bağışın daha efektif kullanılacağının, on kişiye aynı anda destek olacaklarının, çarpan etkisi yaratılacağının farkında değiller. Örneğin Sahra-altı Afrikası’na yönelik bağış toplayan SenDeGel Derneği çok zorluk çekiyor; çünkü insanlar Afrika’nın sorunlarıyla kendilerini özdeşleştiremeyip bunları önemsemiyorlar.”

GÖNÜLLÜ ÇALIŞANLARIN ORANI ÇOK DÜŞÜK

Öte yandan, Rapor verilerine göre, 2019 yılında görüşülen kişilerin %7’si son bir yıl içerisinde gönüllü katılım esasına dayalı bir kuruluşa üye oldular, gönüllü çalışanların oranı %7, toplantılara katılanların oranı %6 ve aidat dışında bağışta bulunanların oranı ise %15 olarak tespit edildi.

Gönüllü katılıma yönelik kuruluşlarda faaliyetlere katılmama sebebi olarak ise, bu tür faaliyetlere katılacak paranın olmaması, bu faaliyetlerin şeffaf yürütülmediğine dair kaygı ve bu tür faaliyetlere yakın çevresinden kimsenin katılmaması belirleyici etmenler olarak gösteriliyor.

Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Betül Selcen Özer, kurum olarak 2014 yılından beri bireysel bağış trendinde artış gözlemlediklerini, bu artışın hem miktar hem de kişi sayısı üzerinden gerçekleştiğini kaydediyor.

euronews Türkçe’ye konuşan Özer, “Bu artış eğilimini genele yaymak için STK’lar olarak iletişim, kaynak geliştirme ve şeffaflık, hesap verebilirlik temelinde düşünmemiz gerekiyor. Bağış toplamak için kurumun sesinin daha çok çıkması, savunuculuğunu yaptığı konuyu gündemde tutması ve kamuoyunun bu konuya aşina hale gelmesi gerekiyor” diyor.

Tohum Otizm Vakfı bu süreçte ilk çalışmalarını yaparlarken her üç kişiden biri “otizm” konusunu duymuş, duyanların da yaklaşık yüzde 8’i doğru bilgiye sahipti. Yoğun farkındalık kampanyaları sonucunda halihazırda 100 kişiden 83’ü otizm konusunun farkında olup, her iki kişiden biri otizm konusunda doğru bilgilendirilmiş durumda.

TÜSEV araştırması şunu gösteriyor: İletişim yapan STK’lar, kendilerini daha çok duyuranlar, daha çok bağış alıyor ve daha güvenilir oluyor, bağış süreçlerinde puanlarını artırıp güven endeksinde diğerlerinin önüne geçiyor” diyor Özer.

BAĞIŞ ARAÇLARI TEKNOLOJİYLE BULUŞUYOR

Tohum Otizm Vakfı’nın en büyük bağış kalemi Adım Adım yardımseverlik koşularından geliyor. Özer’e göre, insanlar artık bağışçılık konusunda farklı araçlara ihtiyaç duyuyorlar ve maratonlarda güven duyulan referans bir kişi olması bağışçılığı güdülüyor, kurumlar ile kişiler arasında bu kişiler köprü işlevi görüyor.

Son olarak Unlost lakaplı ünlü YouTuber Cantuğ Özsoy, Tohum Otizm Vakfı için YouTube hesabı üzerinden bir bağış kampanyası düzenledi ve yaklaşık 1 milyon takipçisinden 6 saat içerisinde kurumun bir önceki sene ülke çapında kurulan kumbaralardan topladığından daha fazla bağış topladı.

Özer bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Dünya değişiyor. Teknoloji ve alışkanlıklar değişiyor. STK’ların da bu duruma entegrasyonu gerekiyor. O mecraların içinde bağışçılığı artırıp çeşitlendirmeleri gerekiyor, yoksa geleneksel noktalarda sıkışıp kalacağız. Bugünün dünyasına adapte edilebilecek bir söylem ve hızlı hareket refleksleri gerekiyor.”

Pikan Ajans Kurucu Ortağı ve İletişim Geliştirme Direktörü Pınar İlkiz de benzer görüşleri dillendiriyor.

euronews Türkçe’ye konuşan İlkiz, “Farklı dijital kanalların da kullanıldığı yeni yöntemler mevcut ve bunların yıllık tutarlarını düşününce bu yöntemleri kullanan sivil toplum kuruluşlarının yıllık bağış gelirinin arttığını gözlemliyoruz. Eski ya da klasik yöntemleri kullanan sivil toplum kuruluşlarının bağışları azalırken, yeni ve dijital yöntemlere yüzünü dönen sivil toplum kuruluşlarının bağışları artıyor” diyor.

İlkiz’e göre, kurumlar bağışçılarını sadece maddi kaynak olarak değil kurumun bir parçası şeklinde görmeli ve kurumu onlarla birlikte büyütmeli; dolayısıyla destekçilerle iyi bir iletişim bağı kurulmalı.

"VİCDAN RAHATLATMA"

Bireylerin kurumlar yerine doğrudan yardımları tercih etmesi ise, İlkiz’e göre, anlık olarak yardım yaparak vicdanları rahatlatma güdüsüyle bağlantılı:

“Kurumlar ise sürdürülebilir olmak için uzun vadeli planlar yapar. Bir bağışçının bağış yaptığı kurumun yaratacağı etkiyi görmesi, anlık bağışının etkisini görmesinden uzun sürüyor.”

İlkiz, ayrıca, bağışçılara finansal ve mali tablolar göndermekten ziyade bağışı ile nelere etki ettiğini anlatan yeni tip raporlar hazırlanmasını da tavsiye ediyor. Bir diğer deyişle, İlkiz’e göre, “bağışının hangi proje ve kampanyalarda kullanıldığını ve yarattığı etkiyi gösterebilse sivil toplum kuruluşu, bağışçı, bağışlarıyla bir değişim yarattığını görebilir. Haliyle bağışçının kurum ile bağı güçlenebilir ve hatta belki yeniden bağış yapabilir.”

Rapora göre son 12 ayda yapılan bağışlarda erkekler kadınlardan daha çok bağış yaparken, 31-45 yaş aralığı, üniversite mezunları, kendilerini dindar olarak tanımlayanlar, geliri aylık 3500 TL’den fazla olanlarda bağış eğilimi daha fazla. Ekonomik durumundan memnun olan bireyler arasındaki bağış oranı ise, memnun olmayan bireylerle kıyaslandığında iki katına çıkıyor.

Odatv.com

https://odatv.com/images/resimler/1(1336).jpg

Tweet

15,606 Bu habere tepkiniz: