الشرق الأوسط
"Avyar Hasan" İran seçimlerine katılıyor
by Emir TahiriKarikatürler, on dokuzuncu yüzyıldan beri ünlü kişiliklerin baskın özellikleri üzerinde alaycı bir şekilde durmak ya da toplumun ahvalini betimlemek için kullanılagelmiştir.
Çoğu okuyucumuz, ABD’yi temsilen resmedilen uzun şapkasıyla ‘Sam Amca’ karakterini hatırlayacaktır.
Edebiyatta ve siyasal karikatürde İngiltere’yi, şişkin göbeği ve kısa şapkasıyla John Bull temsil eder.
Fransız hiciv figürü, Gaston Dupont adını taşıyan bir karakterdir, bere takar, koltuğunun altında bir somun ekmeği taşır ve Gauloises marka sigara içer. İran vatandaşlarını temsil eden çizgi karakter ise Avyar Hasan’dır. Küçük yuvarlak bir şapka takar, uzun bir gömlek ve geniş bir pantolon giyer.
Avyar Hasan karakteri ilk defa, İran vatandaşlarının %80’inin kırsalda yaşadığı ve çiftçilikle uğraştığı 20. Yüzyılın başlarında İran’ın hiciv dergilerinde ortaya çıktı. Avyar karakteri, ülkesinin görkemli tarihiyle övünen ancak bilinmez geleceğini kaygıyla bekleyen, basit İran çiftçisini yansıtıyordu.
Avyar Hasan’ın bugüne dair çizimlerinde ise, meşguliyetinin gündelik yaşam ve ‘ekmek parası’ derdinden ibaret olduğu görülüyor. Avyar Hasan yaşamını güvence altına almak için, hislerine ve sezgisine güvenir. Kendisini ilgilendirmeyen genel meselelere karşı tutumu mutlak kayıtsızlıktır. Hiçbir şey hakkında sabit fikirleri yoktur, daha da önemlisi, kendisinden üst konumda olan şehir insanının öfkesini celp edecek davranışlardan sakınmasıdır. Çünkü şehirliler dünyaya egemendir ve onlara karşı son derece dikkatli olunmalıdır.
Avyar Hasan karakteri ilk çıktığından bu yana iki büyük ‘devrimle’ karşılaştı. İki dünya savaşına şahitlik etti, yönetim değişiklikleri oldu, ülke nüfusu sekiz katına çıktı. Bu süreçte İran devletinde yaşayanlar, tarım toplumu olmaktan uzaklaşarak kentli bir topluma dönüştü. Avyar Hasan’ın temsil ettiği çiftçi kesimi artık toplumun sadece yüzde yirmisini teşkil ediyor. Ancak ilgi çekici olan, Avyar Hasan şahsiyetini karakterize eden özelliklerin, sıradan İran vatandaşına yansımış olmasıdır. Yani kendisini normal bir vatandaşın üstünde görmeyen mütevazi bir İranlıyı kast ediyoruz. Acaba Avyar Hasan karakteri, oluşturulmasının üzerinden bir asır geçtikten sonra hala İran vatandaşlarını temsil edebiliyor mu? Ülkesinin görkemli tarihiyle övünen, gelecekten korkan, yöneticilerden nefret eden ama ‘ekmek parası’ uğruna duygularını ustalıkla gizlemeyi beceren vatandaş profili hala geçerliliğini koruyor mu?
Bu soruyu ‘evet’ diyerek yanıtlamamız için yeterince kanıt var. İran devriminin ardından geçen kırk yıl boyunca, Avyar Hasan kitlelerle beraber hareket edip, ‘teolojik pelerinin’ altında gizlenmeyi başardı. Dudaklarına soğuk sahte bir gülümse kondurmayı ihmal etmedi.
Ülkesinin kırk yıl öncesinden daha geriye düşerek, dünyadaki Zimbabve hariç, yoksulluk sınırının en altında yer almasını seyretti. Ülkesinin, hapishanelerinde en fazla düşünce suçlusunu bulundurduğu yönünde utanç tablosunda yer almasına ses çıkarmadı.
İdamlar karşısında sessiz kaldı. Yolsuzluğun olağan bir biçimde yaygınlaşmasına bizzat şahit oldu. Kırk yıl boyunca Ayvar Hasan önüne konulan seçim sandıklarına oy attı, oysa seçimlerin sahte, seçilecek meclisin de bir sirkten farksız olduğunu bilmekteydi, cumhurbaşkanı ise sirk başkanından başka bir şey değildi. İşte İran İslam Cumhuriyeti’nde iktidardaki zengin elit, Demokratik İslam imajını parlatmak için halkı yine genel seçimlere davet ediyor.
İran Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney, halkın seçimlere tarihteki en büyük katılımı gerçekleştirmesini istedi. Böylelikle rejim karşıtı gösterilerin unutturulmasını hedefliyor olmalıydı.
Aslında bu seçimler bir nevi, Hamaney’in yakın maiyetinden olan General Kasım Süleymani’yi anma törenleri mesabesindedir. Bazı densizler Kasım Süleymani’yi, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’e hâkim olarak eski Pers İmparatorluğu’nu canlandırmaya çalışan bir kahraman olarak sunmak istiyor. Ancak Süleymani’ye atfettikleri kahraman ve melek maskelerini bir bir parçalandı.
İçeriden gelen bilgilerle, Süleymani’nin Lübnan, Suriye ve Irak’taki taraftarlarının desteğiyle kurduğu ‘imparatorluğun’ nasıl da yozlaşmış ve kokuşmuş olduğu görüldü. Daha da ilginç olan, eski Devrim Muhafızları Komutanı General Aziz Caferi, bahsi geçen ‘sufi liderin’ şahsen Tahran sokaklarında göstericilerin öldürülmesinde yer aldığını itiraf etti. Kehanette bulunmak istemem, çünkü gazeteciler bu işleri kâhinlere ve müneccimlere bırakmalıdır.
Ayrıca vatandaşları seçimlere karşı kışkırtma niyeti taşımaksızın kişisel kanaatimi belirtmem gerekirse, şimdiye kadar başına iş almamak için seçimlere katılan Avyar Hasan karakterinin bile, Kasım Süleymani’nin bu yüzünü gördükten sonra seçimleri boykot edeceğini düşünüyorum.
Ali Hamaney ve maiyetinin genel seçimlere yüksek katılım beklentisinin sebeplerinden biri de, seçimlerin Nevruz kutlamalarının öncesine denk gelmiş olmasıdır.
Avyar Hasan, çok sevgili ineği vefat etmiş olsa bile, en güzel kıyafetlerini giyerek, neşe içinde Nevruz kutlamalarına katılmayı ihmal etmez. İran molla rejimi devlet çalışanlarına (ki sayıları 5.5 milyonun üzerindedir) Nevruz ikramiyeleri vermeyi alışkanlık haline getirmiştir. Böylelikle bu iki hafta içinde tüketim artarak, diplerde olan ekonomi geçici süreliğine canlanır. Halk Nevroz döneminde, baharın da gelmesiyle birlikte neşeyle dolar. Bununla birlikte devletin bu yıl vereceği ikramiye beklenenden daha az olabilir.
Nitekim bu ikramiyeler petrol gelirlerinden veriliyordu, İran’ın petrolden elde ettiği gelirler ise son elli yılın en alt seviyesinde seyretti.
Mollaların umudunu kırabilecek olan bir başka unsur daha var. Din adamlarının yönetime el koyduğu günden bu yana ilk defa, birçok siyasi grup ve örgüt seçimleri boykot kararı aldı.
Bu oluşumlar arasında, sosyalist kalıntıları, fars milliyetçisi ve Musaddık taraftarı örgütler de var. Hatta bazı ‘sözde reformist’ gruplar da boykot kararı almış durumda. Bu yapıların reformla veya öne sürdükleri ahlaki ilkelerle çok da ilgilerinin olmadığını söylemeliyiz, zira yönetime geçmek için fırsat kollamaktan başka bir dertleri olduğunu düşünmüyoruz.
Bu son seçimlerde 60 milyon İran vatandaşının seçim hakkı bulunuyor. Belki de iktidar bu defa, mutat hilelerin dışına çıkarak yeni yöntemler deneyebilir. Örneğin seçmenlerin kaydı yapılmayabilir, ya da sandıklar seçimden önce doldurulabilir veya bazı şehirlerdeki oy oranları yüksek gösterilebilir. Bununla birlikte geniş çaplı bir boykot, rejimin seçim sonuçlarıyla oynamasını da zorlaştıracaktır. Bu sahte tiyatroda yer almanın reddedilmesi, Avyar Hasan’ın ‘daha iyi konumda olanların’ cesedine basıp geçmelerine artık izin vermeyeceğini de gösterir.