https://aawsat.com/sites/default/files/styles/article_img_top/public/2020/01/31/abd.jpg?itok=4a3aQgWJ
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in de aralarında bulunduğu Londra’daki bir grup toplantısı (İngiltere Dışişleri Bakanlığı)

الشرق الأوسط

ABD'den Şam'a uygulanan 'azami baskıyı' Avrupa'ya benimsetme hamlesi

Başkent Londra, son birkaç gün içerisinde, ABD ve Avrupa arasında gerçekleşen bir dizi toplantıya şahit oldu. Bu toplantılarda, Washington'un ‘azami baskı’ politikasının benimsenmesi teklifine dair çabalar ve Suriye dosyasında Moskova’dan taviz elde etmek için Şam’a uygulanan ‘sıkı ekonomik ve diplomatik prosedürler’ hakkında konuşuldu.

ABD-Avrupa koordinasyonu konusu, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun dün Londra’da üzerinde durduğu dosyalarından biriydi. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de, Brüksel'de Avrupalı ​​yetkililerle görüştü. Jeffrey, Avrupa Birliği'ni (AB) ABD prosedürleri kampanyasına katılmaya ikna etmek için ekonomik yaptırımlar konusunda Belçika’nın başkentine uzmanlar getirdi. Bu prosedürler, kongrenin onayından sonra Başkan Donald Trump tarafından kabul edilen ‘Ceaesar Yasası’ kapsamında uygulanacak.

Pazartesi ve Salı günleri Londra’da düzenlenen toplantılar şu şekildeydi: ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, danışmanı Joel Rayburn ile üye ülkelerin Suriye temsilcilerinin katıldığı Avrupa istişareleri ve ABD-Avrupa istişareleri gerçekleşti. Ardından; ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır ve muhalif Suriye Yüksek Müzakere Komitesi (HNC) Başkanı Nasr el-Hariri’nin katılımıyla ‘küçük grup’ toplantısı düzenlendi.  

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Washington, Avrupa pozisyonunun, ‘sıkı ekonomik ve diplomatik prosedürleri’ Şam’a dayatma konusundaki kendi konumunun ötesine geçmesi için baskı yapmak istiyor. Bu çabalar, Rusya'nın Suriye'nin siyasi geleceği ve İran'ın rolü hakkında masaya oturması için baskı araçları sağlama niyetini taşıyor. Söz konusu prosedürler arasında ‘Şam'daki iş insanları ve kuruluşlara karşı ekonomik yaptırımlar uygulanması’ yer alıyor. Zira ABD, ‘Caesar Yasası’nın Washington’un bazı kurumlara yaptırım uygulamasını kolaylaştırdığını düşünüyor.

Brüksel, ABD temsilcisinin gelişini, geçtiğimiz Pazartesi günü Avrupa ülkelerinin temsilcilerinin onayı ile Şam'daki sekiz işadamının ve iki kuruluşun yer aldığı bir liste taslağı ile öngördü. Avrupa dışişleri bakanları bir sonraki toplantılarında bu taslağı yayınlayacak. Ülke temsilcilerinin tartışmalarının ardından, önceki taslakta adı geçen bir isim silinmişti.

Avrupa üçlüsü İngiltere, Almanya ve Fransa, Suriye dosyasındaki Avrupa pozisyonuna hala liderlik ederken, Macaristan'ın Şam'daki büyükelçiliğini açması ve Kıbrıs’ın da aynı şeyi yapması nedeniyle son günlerde çatlaklar ortaya çıktı. Bir diplomat, Ankara’nın Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yaptığı anlaşmaya cevap vermek isteyen Kıbrıs’ın deniz sınırlarını çizmek için bir anlaşma imzalanması üzerine Şam'ın tutumunu kısıtladığını açıkladı. İtalya ise kendi büyükelçiliğinin açılışını ertelemeye karar verdi.

Washington ise Avrupa pozisyonunun Şam'da büyükelçilik açmamak, Suriye'nin yeniden inşasına katkıda bulunmamak ve ‘normalleşmemek’, bunun yerine Şam’a baskı yapmak çevresinde birleşmesi gerektiğine inanıyor. Ancak azami baskıyı benimsemek konusunda tereddüt eden birçok Avrupa ülkesi, stratejik sabır meselesinin Suriye'deki göç, terörizm ve istikrarsızlık korkuları nedeniyle Avrupa’ya maliyet çıkardığını düşünüyor. Bu yüzden Batılı yetkililer, ABD’nin bekleyebileceğini ancak Avrupa’nın maliyet nedeniyle beklemeyeceğini belirtiliyor.

Suriye dosyasına dair ABD ile Avrupa arasında farkın İran dosyasındaki bölünmelerine benzediğine dikkat çeken bir diplomat, “Avrupa ülkeleri, ABD olmadan yapamaz. Birbirimize ihtiyacımız var, bu da çok fazla koordinasyon gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Pompeo, konuyla ilgili açıklamasında, “Rusya, İran rejimi ve Hizbullah’ın istikrarsızlaştırıcı eylemleri, Güvenlik Konseyi’nin 2254. kararında belirtildiği gibi, Kuzey Suriye'deki ateşkesi doğrudan önlüyor ve yüz binlerce yerinden edilmiş insanın evlerine güvenli bir şekilde geri dönmesini engelliyor. ABD, Esed rejimini ve zulmünü destekleyen herhangi bir ülke veya bireye karşı en güçlü diplomatik ve ekonomik prosedürleri uygulamaya hazır” ifadelerini kullandı.

DEAŞ’a karşı savaşa katılım konusunda da ABD-Avrupa ayrımı mevcut. Jeffrey, Avrupa ülkelerini DEAŞ’a karşı Suriye ve Irak'ta yürütülen savaşa katılımlarını artırmaya ve ABD kuvvetlerinin kendilerini savunma meşguliyeti sebebiyle Irak'taki NATO’ya katılmaya çağırmıştı.