Futbol yazarlığı da zor!

by

Türkiye Süper Ligi’nin kurumsal anlamda bir futbol standardı olmadığından herkesin işi zorlaşıyor. Futbolcunun, teknik adamların, yöneticilerin ve hatta futbol yazarlarının da bu standartlaşma eksikliği yüzünden işi zor. Bir hafta önce bir takım hakkında yazdığınız güzel şeyler bir sonraki maçta tokat gibi yüzünüze çarpıyor.

Beşiktaş’ın geçen hafta Kayserispor karşısında en azından bir devre oynadığı futbola hepimiz övgüler yağdırdık. Bu satırların yazarı daha ilere giderek Beşiktaş’ın oynadığı futbolun bir anlamda şampiyonluk ateşinin yakılması olarak değerlendirdi. Keşke yazmasaydım. Kasımpaşa karşısındaki Beşiktaş’ı görünce yazdıklarımdan ötürü yüzüm kızardı. Demek ki yaşımız, başımız, bilgimi, görgümüz ne olursa olsun hata yapabiliyoruz. İnsan olmak böyle bir şey…

Bir takım düşünün ki bir hafta önce oynadığı futbol ile bu sezonun tüm maçlarının üzerine çıksın, bir hafta sonra da amatör kümeye özgü didişmesinden öteye gidemesin. Uzatmalarla birlikte tam seksen dakika 10 kişi oynayan Kasımpaşa karşısında Beşiktaş rakip kale önünde daha fazla görünüp topa da açık ara fazla sahip olmasına karşılık oyunun niteliği bakımından rakibi kadar değer üretemedi. Maçın son dakikalarında Mustafa Pektemek golü atsa skor 3-1’e gelecek ve Beşiktaş kötü futbolunun karşılığını yenilgi olarak alacaktı.

Ne var ki Kasımpaşa, kalecisi Fatih ve biraz da Lens’in özel çabası sonucu üç puanı yitirdi. Daha önceki yazılarımın birinde de değinmiştim. Abdullah Avcı sağ tarafta Boyd ve Diaby ile zaman geçireceğine bu bölgede Lens’e görev vermeli ve ona güvendiğini beden dili ile belli etmelidir. Çünkü Lens, Şenol Güneş tarafından yok sayıldı. Oysa Hollandalı, Fenerbahçe’den Beşiktaş’a o dönemin en iyi transferi olarak gelmişti. Diaby ise Ljajic’in yerine oynatılmalı. Gidişat öyle gösteriyor ki Beşiktaş Ljajic’den daha fazla verim alamayacak. Keçiboynuzu misali futbol oynuyor. Bir torba odun yiyeceksiniz ki biraz tat alasınız…

Gökhan Gönül Beşiktaş’ın en yararlı oyuncusu… Bir bek olarak iki golün ortasını yapmak kötü oynayan Beşiktaş açısından olağanüstü… Ancak kaleci Fatih’in ilk iki golde de büyük hatası vardı. Özellikle Umut Nayir’in attığı ilk gol de Gökhan Gönül beklenmedik çabuklukta topu kale önüne yerden ortaladı ama Fatih yatarak çok rahat topu alabilirdi. Benzer pozisyonların daha zorunu Karius kurtardı.

Abdullah Avcı maçın ikinci yarısında oyuna üç forvet alarak doğru bir iş yapmadı. Sadece rakip kale önünü daha da kalabalıklaştırdı. Maçın kazanılması karmaşık oyunun üstünü örttü. Örneğin fazla forvet oyuncusu Burak Yılmaz’ın hareket alanını kısıtladı. Burak bulunduğu noktadan gol atan bir forvet değil. Hareket alanı bulduğunda işlevsel olan bir oyuncu... Sağında solunda üç forvet daha bulunca ne yapacağını şaşırdı. Kanımca Umut Nayir’in attığı iki gol de tam bir kaza golleriydi. Asıl atması gerekeni boş kaleye kaçırdı. Bir benzerini de Elneny dışarı vurdu.