https://www.yenicaggazetesi.com.tr/d/news/344281.jpg

Hakkı Öznur: “Alimin ölümü alemin ölümüdür”

by

Prof. Dr. Turan Güven, Selçuklu Vakfı’nın Kabakçı Konağında düzenlediği bir anma programı ile anıldı. Programa hocanı ailesi, talebeleri, 68 ve 78 kuşağına mensup Ülkücü kuruluşların önde gelen isimleri, dava arkadaşları katıldı.

Program Selçuklu Vakfının genel başkanı ülkücü fikir adamı ve rahmetli Turan Güven hocanın dava arkadaşlarından Dr. Lütfi Şehsuvaroğlu’nun açılış konuşması ile başladı. Şehsuvaroğlu Turan Güven Hocanın ilmi şahsiyetinden, ahlaki duruşundan ve Türk İslam ülküsüne bağlı olan dava adamlığından bahsetti. Onun ülkücü hareketteki yeri ve önemini ve davaya olan büyük hizmetinden söz etti. Turan Hocayla ilgili anekdotlar anlattı.

Ardından Türk Ocakları Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz bir dönem Türk Ocaklarının hars heyetinde bulunan Turan Güven Hocanın Türk fikir ve ilim camiasına yapmış olduğu tarihi hizmetlerden söz etti. “Yüksek ahlak sahibi ilkeli, tutarlı, milli ve İslami değerlere bağlı, çok kıymetli bir şahsiyet olan Turan Güven Hocamız, milliyetçilik tarihimizde her zaman rahmetle minnetle saygıyla anılacaktır.” Dedi. Programda Turan Güven Hocamızın muhterem eşi Fatma Selçuk, üç evladı ve kardeşleri de merhum hocamızla ilgili herkesi duygulandıran, hüzünlendiren, çok güzel sözler söylediler. Kadirli Vakfının başkanı ve Turan hocanın çalışma arkadaşı olan akademisyenler de merhum Turan hocayla ilgili duygularını paylaştılar.

Daha sonra ülkücü fikir ve siyaset adamı, Hakkı Öznur 35 yıldır yakından tanıdığı, çok kıymetli dava büyüğüm ağabeyim dediği kadim dostu Turan Güven hocanın 69 yıllık hayatından bahsetti. Turan Hocanın Milliyetçi- Ülkücü hareketteki geçmişini yapmış olduğu başkanlıkları, siyasi mücadelesini, akademik hayatını ilmi çalışmalarını, dönemleriyle bir kronoloji halinde anlattı.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/d/other/img-20191128-wa0001.jpg

Hakkı Öznur konuşmasında şunları söyledi:

Turan Güven hocamız Kadirli’nin Sarıdanışmanlı Köyünde 1950 yılında doğdu. İlk ve Ortaokulu Kadirli’de okudu. Ortaokulda Milliyetçiler Derneği ile temas kurdu. Atsız’ın çıkardığı dergiler ve kitaplarla o yıllarda tanıştı. Mersin Öğretmen Okulunda iki yıl (1964-1966) okudu ve başarılı öğrenciler arasına girerek Ankara Yüksek Öğretmen Okuluna seçildi. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesinde öğrenci iken (1967-1968) ülkücü harekete girdi. 68 kuşağına mensup Turan Güven Avrupa’da esen öğrenci hareketlerinin Türkiye’yi de etkilediği bir süreçte, gayri milli ideolojilere karşı safını Ülkücü hareketten yana seçti.

yılları arasında, Ankara’da FKF/DEV-GENÇ, DDKO vb. Marksist-Leninist komünist ve bölücü örgütlerin üniversitelerde estirdiği kızıl teröre karşı en önde mücadele dönemin gençlik liderlerindendir. Komünistlerle hem sokaklarda hem de öğrencisi olduğu Fen Fakültesinde verilen o şanlı mücadelede yüreğiyle, bileğiyle ön saflardaydı Sol terör örgütlerinin hedefinde olan ülkücülerdendi Ülkücü Hareketin tarihinden önemli bir yeri olan Yüksek Öğretmen Okulu Ülkü Ocağı Başkanlığını yaptı. İbrahim Doğan, Ali Güngör, Ramiz Ongun, Zeki Göncü, Ramazan Ceylan (Mirzaoğlu), Mehmet Keleş (Göktolga), İsmet Tuncer, Kürşat Özkan’la birlikte 1968 yılında Ankara Ülkü Ocakları Birliği’nin kurucusu ve ilk yönetim aktif üyelerindendi.

ÜLKÜCÜ ŞEHİTLERİMİZ SÜLEYMAN ÖZMEN’İN DURSUN ÖNKUZU’NUN ARKADAŞIYDI

İlk ülkücü şehitlerden Süleyman Özmen’in, Dursun Önkuzu’nun arkadaşıydı Ülküdaşıydı. Şehitlerimizin cenaze törenlerine katılan binlerce Ülkücüden biriydi. Ankara’da Komünistlerin okulları işgal etmesi, Ülkücü öğrencileri okullara sokmak istememeleri, öğrenim özgürlüğünü engellemeleri ,Ülkücülere silahlı saldırıları nedeniyle çıkan olaylardan dolayı üç kere cezaevine girdi ve bir ayda Ankara Sıkıyönetim Komutanlığında gözetim altında kaldı. 12 Mart döneminde Medrese-i Yusufiyeye giren ilk ülkücülerdendir. Dönemin ÜOB yöneticilerinden İbrahim Doğan, Sami Bal, Mahir Özsoy, Hasan Ali Arıkan, rahmetli Ali Güngör ve birçok dava arkadaşlarımız ağabeylerimiz ülkücü gençlik hareketinden cezaevine düşen ülkücülerdendir.

Turan Hoca 1971 yılında Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in talimatıyla MHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı, yaptı. Milliyetçi Hareketin lideri BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’ in özel olarak ilgilendiği ve Ülkücü gençlik hareketi içerisinde çeşitli alanlarda görevlendirdiği yiğit bir ülkücüydü. Türkmen Ağası dava büyüğümüz Ülkücü Hareketin tarihinde de büyük bir öneme sahip BÜYÜK ÜLKÜCÜ Dündar Taşer ağabeyin rahle-i tedrisinden geçen dönemin gençlik liderlerindendir.

Üniversite hayatında hep başarılı olan hayatı boyunca ilmi bir disipline sahip olan ilme büyük önem veren Turan güven Hoca 1975 yılında kurulan Üniversite, Akademi ve Yüksek Okul Asistanları Derneği (ÜNAY) ın kurucularındandır. Bir dönem ÜNAY Genel Başkanlığı da yaptı. ÜNAY Başkanlığını 1979 yılında o zaman Ankara’da asistan olan bugün MHP Genel Başkanı olan Devlet Bahçeliye devretti. 12 Eylül 1980 öncesi Ülkücü Öğretmenler ve Öğretim Üyeleri Deneği (ÜLKÜ-BİR) Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

AKADEMİK HAYATI:

1972 yılında Fen Fakültesini ve Ankara Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdi. Mezuniyetten hemen sonra Fen Fakültesi Biyoloji Bölümüne Asistan olarak girdi. Yüksek Lisans, Doktora, Doçentlik unvanlarını Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinden aldı ve bu kurumda 24 yıl (1973-1997) hocalık yaptı. 1997 yılında Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesine Profesör olarak atandı ve burada dört yıl Biyoloji Bölüm Başkanlığını yürüttü. Daha sonra Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesine Profesör olarak geçti. Yerli ve yabancı dergilerde çok sayıda bilimsel makaleleri yayımlanmıştır. Türkiye’de (1985-1997 yılları arasında) 12 yıl süreyle tüm liselerde kitapları okutuldu.

Ülkemizin sayılı "Hücre/Hücre Biyolojisi" ve "Elektron Mikroskop" üzerine çalışan uzmanlarından olan Prof. Dr. Turan Güven Darvinci, ateist, materyalist akademisyenlerle “evrim teorisi” üzerine televizyon programlarında tartışmalara katılmış, millî ve İslami değerlere düşman bu sözde akademisyenleri perişan etmiş, tezlerini çürütmüştür.

2006 yılında yayınlanan “İnsan Gelecekte Yaşar” adlı otobiyografik kitabı Anadolu irfanına sahip bir münevverin hayatıdır. Öğretici bir kitaptır. Herkesin, özellikle genç kuşakların mutlaka okuması ve ders çıkarması gereken bir hayat hikâyesidir. Bir idealistin, bir mefkûrecinin, bir ülkücünün hayat yolunda nelerle karşılaştığının, hangi zorluklardan, badirelerden geçerek akademik kariyere ulaşmasının bugünlere gelmesinin nefis bir anlatımıdır. Bir çoklarımızın kendimizi bulduğumuz, duygulanarak, gözyaşlarımızı içimize akıtarak okuduğumuz bir hayatın yaşanmışlığıdır anlatılan!

28 Şubat sürecinde dik duruşuyla mazlumların sesi ve sözcüsü oldu

Türkiye’de başörtüsü yasağının en fazla mağduriyet ve tartışma yarattığı yer üniversiteler oldu. Bir dönem başları örtülü olduğu için birçok öğrenci yükseköğrenim hakkını kullanamadı. Yasaklarla ilgili uygulamalar, 1990'ların ikinci yarısındaki 28 Şubat süreciyle zirveye çıktı

Askerin dolaylı yoldan siyasete müdahale ettiği '28 Şubat süreci', kamuda başörtüsü yasağının zirveye çıktığı dönem oldu. 28 Şubat 1997 yılında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında "irtica" ile mücadele adı altında anti demokratik baskılar, dayatmalar başladı, demokrasiye temel hak hürriyetlere aykırı olan 18 faşist madde uygulamaya sokuldu. Aslında tavsiye niteliğinde olması gereken faşizan kararlar hayata geçirildi. Listenin en etkin bir şekilde uygulanan maddesi başörtülülere karşı kamu kurumlarında yaptırımlar içeren madde oldu.

O dönemde, başörtüsü yasağı, zamanın İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün başörtüsünü yasaklayan 23 Şubat 1998 tarihli genelgesiyle başladı. Bu tarihte üniversitelerde eğitim gören başörtülü öğrenci sayısı on binlerle ifade edilmekteydi. Bu öğrenciler okula geldiklerinde güvenlik ekipleriyle karşı karşıya kaldılar. BÇG adlı hukuk dışı yapı üniversitelere müdahale etti. BÇG ile irtibatlı Laikçi-Faşizan BAAS’çı zihniyete mensup kadrolar üniversitelerde kurdukları "ikna odalarında" başörtülü öğrenciler başlarını açmaya zorlandılar. Açmayanlar hakkında davalar açıldı. Öğrencilerin önünde iki seçenek vardı; ya başlarını açarak yükseköğrenime devam edecek ya da açmayarak üniversiteye veda edeceklerdi. Kimi evlerine döndü. Kimi, istemeyerek de olsa başlarını açarak ya da peruk, bere vs. yöntemlere başvurarak okullarına devam ettiler. Kimi de maddî imkânlar bulup yurtdışında okudular.

bu süreçte Turan Hoca görev yaptığı Kırıkkale üniversitesinde başörtülü öğrencilere sahip çıktı, onların başörtülü olarak okula ve derslere girmesi için büyük mücadele verdi. Derslere soktu. YÖK ve üniversite yönetiminin baskılarına boyun eğmedi, tehditlere boyun eğmedi. BÇG ve YÖK’ten gelen başörtü düşmanı kararları çöpe attı, tanımadı. Mazlumların sesi ve sözcüsü oldu. Hüseyni sevdaya sahip Turan Hoca Ülkücü duruşuyla yiğit tavrıyla üniversitede tarih yazdı. Muhsin Başkan siyasette, Turan Hoca üniversitede millî ve yerli duruşlarıyla gönüllerde taht kurdular.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/d/other/img-20191128-wa0018.jpg

Muhsin Başkan Davet etti Siyasete girdi

Turan Hoca BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nu çok severdi. Onunla 1970 yıllardan beri hukuku vardı Muhsin Başkan’a yürekten, gönülden bağlıydı. Şehit Liderimiz Muhsin Başkan’da Turan Hocayı çok sever, sayar ve onun düşüncelerine, görüşlerine büyük önem verirdi. Düzenlenen bir çok istişari toplantılara Turan Hoca’yı çağırır, onu dikkatle dinler ve istifade ederdi. Muhsin Başkan’ın davetiyle Büyük Birlik Partisi (BBP) ne katıldı. 2002 yılında BBP Genel Başkan Yardımcısı olarak görev aldığı bu partiden 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan Genel Seçimde BBP Osmaniye Milletvekili adayı oldu.