https://aawsat.com/sites/default/files/styles/opinion_small/public/2019/01/04/fdasgtefd.jpg?itok=nxm3XRA8

الشرق الأوسط

Samson ile Samsung arasındaki İran

by

İran’ı sarsan son protesto dalgasının geri çekilmeye başlamasına -en azından şimdilik- rağmen iktidarda olan Humeynici seçkinlerin hala ayaklanmanın nedenlerini ve bunun sonuçlarıyla nasıl başa çıkılacağını tespit etmekten aciz olduklarını görüyoruz.

Öte yandan Devrim Rehberi Ali Hamaney başkanlığındaki gruplardan biri, rejimin zaman içinde tüm siyasi meselelere yaklaşımının belirleyici özelliği olan standart bir analiz sunuyor. Hamaney, ülkedeki ayaklanmanın derin, büyük ölçekli ve çok tehlikeli yabancı bir komplodan ibaret olduğunu söylüyor ve buna ek olarak bu ayaklanma karşı demir yumruk üslubuyla başa çıkmakta ısrar ediyor.

Dikkat çeken şey ise işler öyle bir raddeye vardı ki, Rehber Hamaney'e bağlı olan Kayhan gazetesi, kaç kişi olduklarına bakılmaksızın ülkedeki bu kötülüğe sebep olanların halka açık bir şekilde darağacında asılmalarını istedi. Hamaney ise 120 şehri sarsan ve en az 300 kişinin hayatını kaybettiği ayaklanmanın arkasında olduğu farz edilen yabancı düşmanlara karşı güçlü bir misilleme çağrısında bulundu. Devrim Muhafızları’na bağlı olan Fars haber ajansı, bu ifadeleri, Humeyni rejimine düşman olarak görülen bir dizi ülkeye karşı misilleme planı olarak tercüme etti. Ajansın sitesinde yayınlanan başyazıda şu ifadeler yer aldı:

“Düşmanlarımız camdan evlerde yaşıyor. En hassas ekonomik ve askeri varlıkları bizim silahlarımızın menzilinde. Düşmanlara maddi ve askeri planda ağır zararlar vererek onları umutsuzluğa sürükleyebilir ve önümüzde eğilmeye zorlayabiliriz.”

Bu yazıda, hedeflenen düşmanların bu saldırılara karşı misilleme yapmayacakları ve boyun eğmek için doğru anı bekleyecekleri varsayılıyor.

Devrim Muhafızları Sözcüsü Ramazan Şerif, kutsal devrimin bekçilerinin, kanlarının son damlasına kadar muhtemel bütün sonuçlara hazır olmasıyla övünüyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise yabancı düşmanlara karşı ne olduğunu söylemediği tedbirler almak konusunda tehditler savuruyor ve kendileri güvende olmadıkları takdirde hiç kimsenin de güvenlikten nasiplenemeyeceğini söylüyor.

Çarşamba günü Milis Güçler’in (Besic) komutanları önünde yaptığı konuşmada Hamaney, örtülü bir şekilde Tahran'daki siyasi çevrelerin işaret ettiği Samson Seçeneği’ni kabul etmeye hazır olduğuna dair imada bulundu.  

Dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus ise ülke genelinde cuma namazı kıldıran birçok imamın İslam Cumhuriyeti'ni yok etme girişimlerinin herkes için bir yıkım olacağı yönündeki sözleridir.

Bununla birlikte Tahran'daki Humeyni rejimi içindeki ideologların zihinlerine egemen olan ‘Samson Seçeneği’nin doğrudan Ahdi Atik'teki öyküden mi, yoksa Victor Mater ve Hedy Lamarr’ın başrollerini paylaştığı ve yönetmenliğini Cecil B. DeMille'nin yaptığı Samson ve Delilah filminden mi etkilendiğini tespit etmek güç.

Bana sorarsanız, son seçeneği tercih etmeye meyilliyim. Nitekim filmin sinemalarda gösterime girdiği sırada henüz bir delikanlı olan Hameney, yeni edebi eserlerde anlatılan eski hikayelere olan meylini sık sık dile getirdi. Hamaney bu eğilimiyle birlikte Alexandre Dumas, Michel Zevaco ve Raphael Sabatini gibi yazarların eserlerinin tutkulu bir okuyucusu oldu. Bu yazarların hepsi, Ahd-i Atîk’ten veya tarihi hadiselerden iktibaslarla hikayeler yazma konusunda ustalaşmış olan yazarlardır.

 

DeMille'nin yönetmenliğini yaptığı Samson ve Delilah filminde, hikâyenin doruk noktasını Samson'un tapınağı yıkmasını temsil ediyor. Bu, Filistinlilerin doğaüstü güçlerini kaybetmelerinin ardından görme yetilerini de kaybetmelerine sebep oluyor. Burada, saf ve basit intikam hikayesinden konuşuyoruz. Fakat bu hikâyenin Tevrat’taki versiyonunda, kuşkusuz dini mesajlarının yanı sıra çeşitli ahlaki sınıflara da rastlıyoruz. Bu bağlamda, gözleri kör bir şekilde Gazze'yi dolaşan Samson’un göğün iradesini göz ardı etmesinin bedelini ödemesinin ardından intikamını aldığını görüyoruz.

Hamaney’in ‘Samson Seçeneği’ bize, üstesinden gelmekte aciz kaldığı ahlaki bir sorunla karşılaştığı her yerde elini silahına uzatmakla övünen Alman Nasyonal Sosyalist Parti'nin ileri gelenlerinden Hermann Göring’i hatırlatıyor.

Ancak bir çözümün, her zaman herkesi tatmin etmesi mümkün değil. Herkesin Hamaney’in vizyonunu ve çözümünü benimsediğini söyleyemeyiz. Nitekim Samson Seçeneği’ne en açık reddiye, Hamaney’in en sevdiği meddahlardan olan Said Haddadiyan’dan geldi. Haddadiyan, geçen salı günü binlerce kişinin bulunduğu bir kalabalığın önünde yaptığı konuşmayı şu sözleriyle bitirdi:

“Bizler göstericiyiz, düşman için bir köprü değiliz. Kifayetsizlik ile birlikte en büyük sorunumuz, senin yetersizliğin dolayısıyla başımıza gelen felakettir. Bir kez olsun itiraf et ve bütün bunların seçin suçun olduğunu söyle!”

Bununla birlikte, İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazlı da -çok az da olsa- Hamaney’in vizyonuna katılmadığını söyleyecek cesareti gösterdi. Bakan, pazartesi günü Tahran'da yaptığı bir konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Sorunlarımızın sadece bir kısmı dış müdahalelerle ilişkili. Yaşam standartlarıyla ve ekonomik durumumuzla ilgili sorunlarımızın çoğu yapısal eksikliklerden kaynaklanıyor.”

Eski Ticaret Bakanı ve İslam Fedaileri’nin önde gelen isimlerinden olan Ahmad Tavakkoli de yazısında, rejimin petrol fiyatlarının üç katına çıkarma yönündeki girişiminin hem politik hem de ekonomik açıdan bir hata olduğunu söyledi. Ayrıca yoksul kitlelerin öfkelenmesine sebep olmadan ve korkunç enflasyonu tetiklemeden bu kararın tüm öngörülen hedeflerini gerçekleştirebilecek alternatif tedbirlerden oluşan bir liste sundu.

Diğer bir eleştirel analiz ise Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ekonomik danışmanlığını yapmış olan Mesud Nili’den geldi. Ruhani’ye destek olan ekibin gerçek anlamda bir hükümet olarak hareket etme cesaretinden yoksun olması karşısında duyduğu hayal kırıklığını dile getiren Nili, belirlenecek gerçek fiyatların kapalı bir sistem içinde alınacak ayrı bir önlem olarak değil, bilakis ekonominin liberalleşmesi çerçevesinde gelmesi gerektiğini söyledi.

Haberleşme ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Muhammed Cevad Azeri Cehromi de ‘Samson Seçeneği’ne alternatif bir vizyon sundu. Biri bu vizyonu Samsung Seçeneği olarak nitelendirebilir. Nitekim ülkede internetin kesilmesini planlayan beyin olan Cehromi’nin, milyonlarca fakir vatandaşın internete erişmek için cep telefonu kullanmasını zorlaştırmak gibi bir planı var. Başka bir deyişle ona göre Samsung ile başa çıkılması gerekiyor. Bu silah, Ruhani’nin Zevk aldıkları iyi hayattan mutlular dediği İran halkının sadece yüzde 30'una karşı kullanılabilir.

Nasıl davranacağını bilmeyen İslam Cumhuriyeti’nin gerçekliğinde mevcut olan dualiteyi görüyoruz. İdeolojik olarak aciz kaldığı durumda ‘Samson Seçeneği’ne başvuruyor. Normal bir hükümet olarak hareket edemediği durumda ise ‘Samsung Seçeneği’ne sığınıyor.