https://aawsat.com/sites/default/files/styles/article_img_top/public/2019/11/29/07800692.jpg?itok=fnOwPNS_
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Arşiv - EPA)

الشرق الأوسط

​Abbas'tan Dünyaya Filistin devletini tanıma çağrısı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, iki devletli çözüme inanan ve İsrail devletini tanıyan ülkeleri, 1967 sınırlarıyla ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletini tanımaya çağırdı.

Filistin'in Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği Daimi Temsilcisi Diab al-Louh, Arap Birliği tarafından, Filistin Halkı ile Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle, Perşembe günü düzenlenen dayanışma etkinliğinde, Abbas’ın mesajını okudu.

Abbas, Filistin halkını korumak, kendi kaderini tayin etme hakkını kullanmalarını sağlamak, işgal ettikleri topraklarda özgürlük ve bağımsızlığa ulaşmak ve Doğu Kudüsü başkent olarak tanıtmak için pratik tedbirler alınması gerektiğini vurguladı. "Uluslararası meşruiyeti ve uluslararası hukuku meselemizi çözmek için bir kural olarak kabul ettik ve müzakere, diyalog, siyasi eylem ve barışçıl halk direnişini tüm nihai statü sorunlarına çözüm bulmanın, bağımsızlığa yol açacak, işgal ve çatışmayı sona erdirecek bir barış anlaşmasına varmayı yol olarak kabul ettik. Ancak İsrail işgal devleti bugüne kadar Oslo Anlaşmalarından kaçmıştır ve bundan kendini tatmin etmemiştir. Şu anki İsrail Başbakanı iki devletli çözümü reddettiğini ifade etti. İşgal altındaki topraklarımızda ilhaklara ve yerleşimlere devam etti.

Mahmud Abbas, ABD'nin yasadışı açıklamaları ve kararlarının, İsrail hükümetini işgalini sürdürmeye, yerleşim faaliyetlerini artırmaya ve Roma Tüzüğü ve uluslararası meşruiyet kararlarına göre daha fazla suç işlemeye teşvik ettiğini vurguladı.

"Uluslararası hukuk uluslararası sistemin temel taşıdır ve yineleme ve çarpıtmaya müsamaha göstermez.” dedi ve İsrail'e yasanın üzerinde bir devlet olarak muamele edilmesinin onu yasadışı bir devlet olarak davranmaya teşvik ettiğini söyleyerek, uluslararası toplumu İsrail'in Filistin toprağı ve geleceği üzerindeki bu saldırganlığına son vermek için sorumluluklarını yüklenmeye çağırdı.

Mahmud Abbas, Filistin'in 1967 sınırlarında uluslararası meşruiyet kararları ve iki devletli çözüme dayalı adil bir barış için elini uzatmaya devam ettiğini yineledi. "Müzakerelere gitmeyi asla reddetmedik ve 2018 yılında barış girişimimizi Güvenlik Konseyi'ne sunduk ve Uluslararası meşruiyet şartlarına uygun olarak adil ve kapsamlı bir barışın sağlanması için uluslararası bir konferans düzenlenmesi, iki tarafa da tüm kalıcı statü sorunlarını çözme müzakerelerinde yardımcı olacak çok taraflı bir uluslararası mekanizmanın oluşturulması ve mutabakata varılan konuların uygulanması için güvence sağlanması çağrısında bulunduk.

“On yıllardır süren hayal kırıklığına rağmen, uluslararası hukuka saygı gösteren ve etkinliğini sağlayan uluslararası sisteme güveniyoruz.” diyen Abbas, “Filistin Devleti, kurumlarımızı güçlendirmek, barış kültürünü yaymak ve başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkımızı güçlendirmek de dahil olmak üzere uluslararası hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için her türlü çabayı gösterecektir” diye vurguladı. “tek otorite, tek yasa ve tek meşru silah olana kadar, önümüzdeki birkaç ay içinde organize etmek için çabaladığımız seçimler yoluyla topraklarımızı ve halkımızı birleştirmek için çabalarımızı sürdüreceğiz" dedi.

 “Filistin halkının ortadan kaldırılamıyacağını ve baskı ve adaletsizliği kabul etmeyeceklerini, Filistin topraklarının ve halkının sömürge işgaline karşı meşru mücadelelerini sürdüreceklerini ve kendi kaderini tayin hakkı da dahil olmak üzere onu devredilemez haklarından mahrum bırakamayacaklarını" vurgulayan Abbas, "İçimizde kurulan barış ve hoşgörü kültürünü terk etmeyececeğiz. Bölgemizde ve dünyada terörle mücadele için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.

Louh, konuşmasında, Arap Birliği tarafından bu günün yeniden ihya edilmesinin Filistinin öncü Arap konumunu yansıttığını ve Filistin halkının özgürlüklerini, bağımsızlıklarını, kendi kaderini tayin etme ve topraklarına dönme ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulması haklarını elde etmede adil Filistin davasına ve istikrarlı ulusal haklarına verilen kararlı ve istikrarlı Arap desteğini ifade ettiğini vurguladı.

Büyükelçi şunları söyledi: “Bu gün, Filistin halkının anavatanı Filistin'deki devredilemez haklarının uluslararası alanda tanınmasını ve İsrail'in 1967'de işgal altındaki topraklara yasadışı bir şekilde yerleşmesini ve askeri işgalini sona erdirmek için uluslararası sözleşmeler ve yasalar tarafından onaylanan meşru mücadelelerinde Filistin halkının haklarına verilen uluslararası desteği temsil etmektedir.”